TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Ramazan psikolojik arınma manevi yıkanma dönemidir...

Bir bakıma Ramazan insanın arınma dönemi oluyor. Psiko­lojik arınma dönemi, manevi yıkanma dönemi, insanın kötü huylarından, kötü alışkanlıklarından arınma İyi ve güzel şey­lere niyetlendikleri bir ay. Bu bir aylık süre, aynı zamanda aile bağlarını güçlendiriyor. Sosyal aileye katkısı böyle. Bireye katkısı ise özellikle öz eleştiri yapma sürecini getirme­si. Kendini sorgulama, "Ben kimim, öldükten sonra ölüm var, hayat var diye gafletten uyanma" gibi manevi katkıları var.

SONY DSCProf. Dr. Nevzat Tarhan'la Ramazan'ın psikolojik boyutlarını konuştuk…

«Ramazan ayının toplumsal psikolojimizdeki olumlu dönüşümlerini anlatır mısınız? Ramazan toplumsal yapımızı, toplumsal dokumuzu, manevi hayatımızı nasıl etkiliyor? Psikolojimizi, manevi da­yanışmamızı, toplumumuzun olması gere­ken hasletlerini nasıl ortaya çıkarıyor?

Ramazan, toplumumuzda gelenekselleş­miş dini ritüellerln zirveye çıktığı bir ay. Toplumda çok yaygın bir şekilde kabulle­nilmiş, toplumda din karşıtı uygulamalar yapıldığı bir dönemde bile Ramazan devam etmiş. Ramazan kökleşmiş bir ibadet ayı. Toplumun tamamı tarafından kabul görmüş bir ay. Ramazan'ın sosyolojik ve psikolojik boyutları var. Bunları ayrı ayrı değerlen­dirmek lazım. Neden Ramazan toplumda devam etmiş? Ramazan ayı aslında bir ihtiyacı karşılıyor. Ramazan ayını herkesin bu manevi ihtiyaçlarını karşılamakta. Hem İbadetleri karşılayan bir ay, hem de özellikle çocukların Ramazan ve Ramazan bayra­mında kendilerini özel hissettikleri bir ay. Diğer aylarda anne-baba çocuklara zaman ayırmazken. Ramazan'da aile bağları güç­leniyor. Bu nedenle Ramazan'ı kadınlar ve anneler daha çok arzuluyor ve yaşıyor. Ai­ledeki bu tamamlayıcı ilişki, daha önce eve uğramayan eş, evle ilgileniyor. Diğer taraf­tan eş Ramazan ayı dolayısıyla bütün kötü huylarını terk ediyor. Bu konuda yaptığımız bir araştırma ve anket var. Ramazan'da yüzde 50 oranında alkolikler bile alkolü bırakıyorlar.

SONY DSC          Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Bir bakıma Ramazan insanın arınma dönemi oluyor. Psikolojik arınma dönemi, manevi yıkanma dönemi. İnsanın kötü huylarından, kötü alışkanlıklarından arınma iyi ve güzel şeylere niyetlendikleri bir ay. Bu bir aylık süre, aynı zamanda aile bağlarını güçlendiriyor. Sosyal aileye katkısı böyle. Bireye katkısı ise özellikle öz eleştiri yapma sürecini getirmesi. Kendini sorgula­ma, "Ben kimim, öldükten sonra ölüm var, hayat var diye gafletten uyanma" gibi ma­nevi katkıları var. Psikolojik olarak İnsana şöyle bir katkısı daha var. Ramazan ayında oruç insanın nefsine zor geliyor. Hele şimdi yaz günleri. Bu dönemde kişi insanın nefsi, sınırsız sorumsuz davranmak ister, ölçüsüz, her şeyi yapmak, her şeyi götürmek, yemek ister. Asıl özgürlük insanın nefsi arzularından özgür olabilmesidir. İnsana bu özgürlüğü öğretiyor Ramazan ayı.

Arzula­rın, dürtülerin esiri olan, nefs tuzaklarına düşen, kendini yönetemeyen insana dürtü kontrolünü, kendini yönetmeyi, nefs kont­rolünü, kendine hakim olmayı öğretmek için Ramazan ayı bir fırsat. Biz uzun uzun terapilerle dürtü kontrolü öğretmeye çalı­şıyoruz. Dürtü kontrol bozukluğu, aceleci, sabırsız olan kişilerde. Sabır ve dayanıklılık eğitimi veriyor Ramazan ayı. Beynin ön böl­gesi, dayanıklılıkla ilgili, sebatla ilgili sinirsel devreler var. Bu sinirsel devreler, tıpkı spor yapanların kaslarını geliştirdiği gibi, bu kişilerin beynindeki dayanıklılıkla ilgili yerlerin eğitime ihtiyacı var. Ramazan bunun eğitimini veriyor. Sabır ve tahammülün eğitimini veriyor. Dayanıklılık eğitimi verdiği için kişinin kendine hakim olması, arzularını ve isteklerini kontrol etmesi, nerede duracağını bilmesi, yoldan çıkarıcı, baştan çıkarıcı şeylere karşı direnç göstermeyi öğrenmesi için beyninin ön bölgesini güçlendirici etkisi var. Psikoterapilerde bizim uzun uzun yapmaya çalıştığımız şeyi, farkında olmadan toplumda bunun eğitimine katkı sağlayıcı bir değeri var. Bu nedenle anne-balalar Ramazan ayında çocuklarına ibadeti öğre­tiyorlar. İbadet Allah rızası için yapılır. Asıl maksat odur. Fakat bazı anne babalar yufka yürekli davranır. "Aman çocuklarımız şöyle olmasın, böyle olmasın" diye düşünürler. Bu konuda çocuklarına kararlı davranmaları lazım. Çocuk yapmasa bile "Suçluluğunu, pişmanlığını" hissetmeli. Yoksa dürtü kontrolünü, arzu kontrolünü çocuklara öğretemeyiz. Sevgi fazlalığı, şefkat fazlalığı nedeniyle bazı anneler çocuğum aç susuz kalmasın diye ergenliğe girmişlere bile şef­katin suistimalini yapabiliyorlar. Bu nedenle burada net ve kararlı davranarak çocuklara bunun gerekçelerini anlatmamız gerekiyor. Bunu sevgiyle, sevgi gerekçelerini anlatma­mız gerekiyor. "Oruç tutarsa ödül mekaniz­malarını harekete geçirmek" Bu bir rüşvet gibi değildir...SONY DSC

Çocuğun dürtü kontrolünü öğrenmesini sağlamaktır. "Sen kulluk vazi­feni yap, ben de sana anne-babalık vazifemi yapacağım" Çocuğa sebat eğitimi verebil­mek çok önemli... Çocuk çikolata istiyor. Anne, hemen çikolatayı verirse, çocuk emek vermeden bir şeyleri elde etmeyi öğrenir, çocuk çikolata istediği zaman "15 dakika bekle, şu İşi yap, ondan sonra vereceğim" demek, çocuğa dürtü kontrolü öğretmiş olursunuz.

KARDEŞLİK BAĞLARINI GÜÇLENDİRİYOR

Hocam, Ramazan toplumsal kardeşlik projemizi nasıl etkiliyor? Bir çok kavramı biz yeniden hatırlıyoruz. Dayanışmayı, kardeşliği, yardımlaşmayı... Türkiye'de­ki medya cenderesi bir kültürle bazı kavramları bizim elimizden alıyor. Sü­rekli bize eğlenceyi aşılıyor. Ramazan'ın bunları bize hatırlatmasında nasıl bir etkisi var?

Ramazan'ın kişiye, aileye, bireye faydası olduğu gibi sosyal olarak da faydaları var. Ramazan sosyal bir İbadet zaten. Bu neden­le toplu teravihler kılınması, toplu iftarların verilmesi, toplumdaki sosyal bağları güç­lendiriyor. Kardeşlik bağlarını güçlendiriyor. Biz buna psikoloji biliminde sosyal sermaye diyoruz. Nasıl bir insanın sermayesi var, ekonomik kaynak önce üretilir, sonra tüketi­lir. Psikolojik kaynak var, önce üretilir, sonra tüketilir. Sosyal sermaye var, empati, ilişki yönetimi, insan İlişkilerinde güven oluştur­mak, saygı oluşturmak. Sosyal bilinç olarak söylenen yardımlaşma, paylaşma, bizim kültürümüzde infak olarak geçer. Kişinin ih­tiyacından fazlasını toplum için kullanması, insan temel ihtiyacından fazlasına sahipse, o kendisinin egosunu tatmin için değil, bireysel çıkar için değil, toplumsal fayda için kullanması. Bunu ibadet olarak dinimiz öngörmüş. Bizim dinimiz, yoldan geçerken yolda duran bir taşı kaldırmayı bile İbadet olarak öngörmüş. İnsanların birbirine kötü zan değil, iyi zanla bakmasını sağlayan bir ay Ramazan ayı. Çatışmaların bir çoğunun sebebi önyargılardır ve empati eksikliğidir. Karşı tarafı anlayamamaktan kaynaklanır. Bir insan kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmamalı. Bu bir küre­sel ahlak kuralıdır, evrensel ahlak kuralıdır. Bu ahlak kuralını Ramazanda hayata ge­çirmek gerekiyor. İnsan sadece kendisi için yaşamıyor, toplumun bir parçası olduğunu da hatırlıyor Ramazan'da. Ramazan sosyal bir ibadet, toplumun iyi ve güzele yönlen­mesini sağlayan bir ay. Aklı olan devletler Ramazan'ı teşvik eder. Toplumda asayiş sağlansın, topluma huzur gelsin, suçlar azalsın, güvenlikle ilgili yatırımlar azalsın diye, akıllı yönetimler Ramazan ayını teşvik eder. Bunu vurgulamak istiyorum.

Aklı olan devletler Ramazan'ı teşvik eder

İnsan sadece kendisi için yaşamıyor, toplumun bir parçası olduğunu da hatırlıyor Ramazan'da. Ramazan bir ibadet, toplumun iyi ve güzele yönlenmesini sağlayan bir ay. Aklı olan devletler Ramazan'ı teşvik eder. Toplumda asayiş sağlansın, topluma huzur gelsin, suçlar azalsın, güvenlikle ilgili yatırımlar azalsın diye, akıllı yönetimler Ramazan ayını teşvik eder. Bunu vurgulamak istiyorum.

Nedim Odabaş

MİLLİ GAZETE

Okunma : 5802

 

İlgili

17 Eylül 2011
"Kişisel Haberler" içerisinde
26 Kasım 2012
"Kişisel Haberler" içerisinde
17 Ağustos 2012
"Kişisel Haberler" içerisinde

Haberler

Foto Galeri