Üvey annenin de bir çocuğu varsa çocuk, bir de üvey kardeş kavramıyla tanışmak zorunda kalır. Farklı ortamlarda yetişmiş iki çocuğun kişilik özellikleri de ruhsal yapıları da farklıdır. Çocuklar içgüdüsel eğilimlerinden ötürü genellikle benmerkezci olurlar ve paylaşmayı sevmezler. Çocukları zorla bir araya getirmek yerine onlara verme duygusunu, paylaşmayı, iyilik yapmayı, yardım etmeyi, uzlaşmacı olabilmeyi öğretmek gerekir.
İletişim adına adımlar atılarak çocuklar ortak bir noktada buluşturulabilir. Çocuklara “Sizin yaşlarınız birbirine yakın, arkadaş olabilirsiniz. Kişilikleriniz farklı olabilir ama kader sizi buluşturdu. Önemli olan her konuda aynı şeyi düşünmeniz değil, birbirinize saygı duyabilmenizdir. Ancak böyle mutlu olabilirsiniz” şeklinde yaklaşmak, birbirlerini hemen sevemeseler de saygılı davranmaları gerektiğini hatırlatmak faydalı olacaktır.
Ayrıca çocuklara “Şunu beraber yapın, bunu beraber yapın” diyerek onları birtakım şeylere zorlamak ters tepebilir. Bunun yerine onlara biraz zaman tanıyarak birbirlerini merak etmeleri sağlanabilir. İki kardeş zamanla bir ilişki başlatacaktır. Onları bir anda yakınlaştırmaya çalışmak, birbirlerine karşı daha çok önyargılı olmalarına neden olabilir.
Çocuk doğal olarak üvey annesinin kendi çocuğunu daha çok sevdiğini düşünüp kendisinin dışlandığını hissedebilir. Üvey anne her iki çocuğa da eşit davranma kaygısını her zaman taşımalı, iki çocuk arasında farklılık yaratmamalıdır. Çocuğun “Üvey annem beni değil, kendi çocuğunu seviyor” diye bir kaygısı olduğu hisseden üvey annenin, çocuğa “Sen haklısın, hata yapmış olabilirim. Babanla beraber oturup konuşalım, karar verelim” şeklinde yaklaşması hem çocuğun kendisini aileye ait hissetmesine hem de sorunun ortaya konma ve çözüm süreçlerine katılmasına katkıda bulunacaktır.
Okunma : 8906