Ukraynalı Felsefe doçentleri: “Bir kitap okudum hayatım değişti”
Üsküdar Üniversitesi Postkolonyal Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (PAMER), Risale-i Nur Araştırmalar Platformu (RİNAP) ve Ukrayna Ternopil Ulusal Pedagoji Üniversitesi Felsefe Bölümü iş birliğinde “Ukrayna-Türkiye: Sosyal Süreçlerin Analizinde Yenilikçi Yaklaşımlar” başlıklı eğitim düzenlendi. Beş gün süren program kapsamında farklı başlıklarda paneller, uygulamalı dersler ve kültürel geziler gerçekleştirildi. Eğitime Ukrayna’dan akademisyenler katılırken, sosyal süreçler postkolonyal ve felsefi bakış açılarıyla değerlendirildi. Program boyunca Ayasofya, Süleymaniye, Çamlıca gibi önemli mekânlar ziyaret edildi, 15 Temmuz Şehitler Anıtı ve Müzesinde anlamlı bir anma gerçekleştirildi. Ukraynalı heyet ayrıca Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ı da ziyaret etti.
Üsküdar Üniversitesi Risale-i Nur Araştırmaları Platformu (RİNAP) salonunda gerçekleşen eğitim programına Üsküdar Üniversitesi Postkolonyal Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (PAMER) Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, Risale-i Nur Araştırmalar Platformu (RİNAP) Başkanı Prof. Dr. Niyazi Beki, RİNAP Başkan Yardımcısı Sadık Paksoy, Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Prof. Dr. İlham Miraç, Dr. Öğr. Üyesi Nafi Yalçın ile Ukrayna Ternopil Ulusal Pedagoji Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Doç. Dr. Natalia Morska, Felsefe Bölümü Öğr. Üyeleri Doç. Dr. Liubov Kondratiuk ve Doç. Dr. Galina Poperechna katıldı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a ziyaret
Ukrayna Ternopil Ulusal Pedagoji Üniversitesinden gelen heyet, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ı da Senato salonunda ziyaret etti. Prof. Dr. Tarhan, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, gerçekleştirilen eğitimin iki ülke arasındaki akademik ilişkiler açısından verimli geçmesini temenni etti.
“Gençler arasında bu anlayışın yayılması beni umutlandırıyor”
Risale-i Nur hakkında konuşan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Ben Risale-i Nur’u ilk okuduğumda o klasik, ‘Bir kitap okudum, hayatım değişti.’ sözünü yaşadım. Tıp kökenli, pozitif bilimlerle yetişmiş biri olarak kafamdaki birçok soruya cevap bulamıyordum. Risale-i Nur’la birlikte tevhit, ahiret, ölüm sonrası diriliş gibi konularda akıl ve mantık yoluyla açıklamalar gördüm. Bu da bende rasyonel bir inanç sisteminin mümkün olabileceğini gösterdi. Akılla Allah’a ulaşılabileceğini anlatıyor Said Nursi. En etkileyici taraflarından biri de şahıs merkezli değil kitap merkezli bir hareket başlatmış olması. ‘Ben değil, kitapları okuyun, hakikati bulun.’ diyor. Ben de bu düşüncelerimi, ‘Akıldan Kalbe Yolculuk’ ve ‘Çağın Vicdanı Bediüzzaman’ gibi kitaplara dönüştürdüm. Üniversitemizde bu isimle bir öğrenci kulübümüz de var. Gençler arasında bu anlayışın yayılması beni umutlandırıyor.” ifadelerini kullandı.
“Çözüm koruyucu ruh sağlığı ve sağlam inançta”
Said Nursi’nin Kur’an’daki hakikatleri akıl yoluyla temellendirdiğini belirten Tarhan; “Hastalar Risalesi üzerine bir kitap çalışmam var şu anda. Psikiyatrik açıdan analizini yapıyorum. Oradaki anlatım tarzı, Viktor Frankl’ın logoterapi yaklaşımıyla çok örtüşüyor. İnsan anlamı kaybedince yaşama direnci de kayboluyor. Frankl’ın Holokost'ta yaşadıklarıyla şekillenen ‘İnsanın Anlam Arayışı’ kitabı gibi, Said Nursi de bu risalede musibet ve hastalıklar karşısında anlam üretmenin ruh sağlığına etkisini anlatıyor. Ayhan Songar hocamızın, ‘Bu kitap hastalığı sevdiriyor.’ yorumu da çok isabetli. Bugünün dünyasında depresyon, bağımlılık, intihar gibi sorunlar arttı. Çözüm koruyucu ruh sağlığı ve sağlam inançta. Beynimizin algoritması da Allah’a bağlanmaya göre programlanmış. Said Nursi’nin yaptığı en büyük devrim, Kur’an’daki hakikatleri akıl yoluyla temellendirmesi. Tahkik mesleği dediği bu yaklaşım, inancı araştırarak ve düşünerek temellendirmeyi öğütlüyor. Bu çağın insanı için en çok ihtiyaç duyulan da bu akılla yoğrulmuş bir iman.” şeklinde konuştu.
“Said Nursi anlam temelli bir hayat öneriyor”
Günümüzde Allah’la kalbi bağ kurmanın unutulduğunu dile getiren Tarhan; “Said Nursi’nin en çok ilgimi çeken anlatılarından biri, birinci sözdeki iki yolcu metaforudur. Biri, ‘Ben kimseye hesap vermem.’ diyerek kuralsız bir yolculuğa çıkıyor diğeri ise ‘Bu kadar düzenli bir memleket sahipsiz olamaz.’ diyerek sorumlulukla hareket ediyor. Kurallara uyan yolcu karşılaştığı zorlukları aşarken diğeri zarar görüyor. Bu dünya hayatına dair çok güçlü bir temsil. Akıllı insan kurallara uyar çünkü bu onun faydasınadır. Said Nursi modernizmin dayattığı hoşuna giden iyidir anlayışına karşı anlam temelli bir hayat öneriyor. Aynı yaklaşımı sekizinci sözdeki, ‘Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.’ ifadesinde de görüyoruz. İnsanın hayata bakış açısını değiştiren bu anlatımlar, psikolojik sağlamlık için de çok değerli. Günümüzde birçok insan dini pratiklerle meşgul olsa da Allah’la kalbi bağ kurmayı unutmuş durumda. Said Nursi’nin ortaya koyduğu bakış açısı, dinin özünü yeniden hatırlatıyor.” dedi.
Prof. Dr. İbrahim Özdemir: “Kadim bilgelik kaynaklarını çağımıza tercüme etmeliyiz”
Üsküdar Üniversitesi Çevre Ahlakı Platformu Başkanı, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Sosyal Süreçlerin Analizinde Yenilikçi Yaklaşımlar: Küreselleşme ve Derin Çevre Örneği” başlıklı konuşma gerçekleştirdi. Özdemir; “İbn Arabî’nin varlığı bir bütün olarak gören anlayışı, Mevlânâ’nın doğayla kurduğu derin sevgi ve Said Nursî’nin tabiatı bir kitap gibi okuma yaklaşımı bize şunu söylüyor; ‘İnsan, doğanın efendisi değil onunla anlamlı, sorumlu ve merhametli bir ilişki kurması gereken bir varlıktır.’ Bu kadim irfan, ekolojik krizler karşısında bize sadece çözüm değil, aynı zamanda derin bir sadece maddi değil, manevi ve ilişkisel olarak kavramayı ve doğayla hak temelli değil, aşk temelli bir ilişki kurmayı önerir. O halde bugün bizim yapmamız gereken bu kadim bilgelik kaynaklarını yeniden okumak, çağımıza tercüme etmek ve en önemlisi hayatımıza taşımaktır.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. İlham Miraç: “Dönüşümlerin toplumsal, kültürel, pedagojik ve felsefi boyutlarını anlamaya çalışacağız”
Üsküdar Üniversitesi RİNAP Yönetim Kurulu üyesi ve Program Koordinatörü Prof. Dr. İlham Miraç ise program hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Miraç; “Program sadece bir akademik faaliyet değil aynı zamanda iki ülke Ukrayna ve Türkiye, iki üniversite Ternopil Devlet Pedagoji Üniversitesi ve Üsküdar Üniversitesi ve çok farklı tecrübenin bir araya gelerek, çağımızın sosyal dönüşümlerini analiz ettiği ve geleceğe dair yenilikçi yaklaşımlar geliştirmeye çalıştığı bir dostluk ve iş birliği platformudur. Program kapsamında konuk akademisyenler pedagojik, felsefi ve sosyal süreçler açısından karşılıklı etkileşimi artırmayı ve daha bütüncül bir analiz geliştirmeyi hedefliyor. Programımız yalnızca siyasal gelişmeleri değerlendirmekle sınırlı değil, aynı zamanda bu dönüşümlerin toplumsal, kültürel, pedagojik ve felsefi boyutlarını da birlikte anlamaya çalışacağız. Bu sosyal sürelerin her biri hem birey hem toplum düzeyinde ahlaki, manevi, kültürel ve pedagojik etkiler doğuruyor. Eğitim programımızda bunları akademik olarak analiz edip çözümler üretmek, oldukça değerli bir katkı olacaktır.” dedi.
Ziyaretin sonunda Tarhan, akademisyenler için kitaplarını imzaladı. Ukraynalı heyet de Tarhan’a kendi kültürlerini yansıtan hediyeler takdim etti.
Ukraynalı Felsefe doçentleri okudukları bir kitapla hayatlarının değiştiğine dikkat çekti.
Doç. Dr. Natalia Morska: “Bölümümüz hem insani hem de sosyal bilimlerle ilgileniyor”
Eğitim programının açılışında konuşan Ukrayna Ternopil Ulusal Pedagoji Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Doç. Dr. Natalia Morska, bölümün çok yönlü yapısından söz etti. Morska; “Bizim bölümümüz hem insani hem de sosyal bilimlerle ilgileniyor. Felsefe, etik, estetik, sosyoloji, siyaset bilimi gibi alanlarımız var. Eğitim felsefesi, hukuk felsefesi, kültür felsefesi gibi başlıklarda da çalışmalar yürütüyoruz.” dedi.
Doç. Dr. Galina Poperechna: “Öğrencilerimizle birlikte çalışmalar yapıyoruz”
“Toplumsal Süreçlerin Analizi” programının kuruluş sürecine değinen Ukrayna Ternopil Ulusal Pedagoji Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Galina Poperechna, kişisel olarak felsefi antropoloji, değerler, Ukrayna ve Rus Ortodoks kültürleri arasındaki ilişkiler üzerine yoğunlaştığını ve 2017-2018 yıllarında lisans ve yüksek lisans düzeyinde yeni akademik programlar geliştirdiklerini ifade etti. Poperechna; “Öğrencilerimizle birlikte çalışmalar yapıyoruz. Onlarla yazılar yazıyoruz, ortak konferanslardan sonra makaleler yayımlıyoruz.” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Liubov Kondratiuk: “Barış havasını hissetmek çok önemliydi”
Türkiye’de bulunmanın kendileri için anlamlı olduğunu belirten Doç. Dr. Liubov Kondratiuk; “Zor zamanlardan geçiyoruz, çok acı ve ızdırap var. Her şeye rağmen burada olmak, iletişim kurmak ve barış havasını hissetmek çok önemliydi.” dedi.
Tanışma bölümünün ardından Doç. Dr. Natalia Morska, katılımcılara Ukrayna Ternopil Ulusal Pedagoji Üniversitesini tanıtan bir sunum gerçekleştirdi.
Teorik ve pratik eğitim bir arada sunuldu
Programın ilk gününde Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca ve Doç. Dr. Natalia Morska’nın önderliğinde “Postkolonyal Perspektiften Kamusal Siyasi Süreçler Analitiği” başlıklı panel düzenlendi. Panelin ardından katılımcılar Ayasofya ve Sultan Ahmet Camii’ni ziyaret etti.
Eğitimin ikinci gününde Prof. Dr. İbrahim Özdemir ve Doç. Dr. Liubov Kondratiuk moderatörlüğünde “Sosyal Süreçlerin Analizinde Yenilikçi Yaklaşımlar” başlıklı panel gerçekleştirildi. Uygulamalı dersler ise Süleymaniye ve Beyazıt Kütüphanelerinde yapıldı.
Üçüncü gün, Prof. Dr. İlham Miraç ve Doç. Dr. Natalia Morska’nın katılımıyla “Manevi Sosyal Süreçlerin Analizi ve Yenilikçi Yaklaşımlar: Değerler Sistemi; İnsan, Tabiat ve Yaratıcının Uyumu, Dini Değerler; Gelenekler ve Tecrübeler” başlıklı panel gerçekleştirildi. Panelin ardından Mihrimah Camii, Valide-i Cedid Camii ve Valide-i Atik Camii ziyaret edildi.
Dördüncü gün ise uygulamalı dersler kapsamında Çamlıca Camii ve Müzesi gezildi.
Beşinci gün, Sadık Paksoy ve Doç. Dr. Galina Poperechna’nın katkılarıyla “Dünyayı Tanımanın Yöntemleri Olarak Bütüncül Bakış” başlıklı panel gerçekleştirildi.
15 Temmuz ruhu unutulmadı
Program kapsamında katılımcılar, 15 Temmuz Şehitler Anıtı ve Müzesini ziyaret ederek şehitleri andı.