Simülasyon hipotezi, çoklu evrenler ve dünya dışı zekâ: Kozmik gerçekliğe dair çarpıcı teoriler!
Japonya kökenli Amerikalı teorik fizikçi Michio Kaku, çoklu evrenlerin bilimsel temeli olduğunu savunarak, dünya dışı zekâ arayışına değindi. Kaku, insanlığın henüz “Tip 0 uygarlık” seviyesinde olduğunu ve gelecekte karşılaşılacak medeniyetlerin bizden on binlerce yıl ileride olabileceğini söyledi.
Tanımlanamayan hava olayları (UAP) ve son yıllarda ortaya çıkan askeri radar kayıtlarına değinen Kaku, “Bu nesnelerin manevraları klasik aerodinamik ve fizik yasalarıyla açıklanamayacak kadar sıra dışıdır.” dedi.
Japonya kökenli Amerikalı teorik fizikçi Michio Kaku geçtiğimiz ay yayınlanan ve büyük ilgi gören 70 dakikalık videosunda, simülasyon hipotezi, çoklu evrenler ve dünya dışı zekâ arayışına dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Kaku, felsefi ve bilimsel bir tartışmayı ele alarak, Nick Bostrom’un simülasyon argümanı ve Matrix filmiyle popülerleşen tartışmaya değinerek, bu fikre kuşkuyla yaklaştığını vurguladı. Kaku, şunları söyledi:
“Evrenin tüm kuantum durumlarını ve atomik etkileşimlerini modellemek için gereken hesaplama gücü hayal edilemeyecek kadar büyüktür. Kuantum mekaniği doğası gereği olasılıksaldır. Bir sistemin tüm olası durumlarını aynı anda modellemek, astronomik büyüklükte bir veri seti gerektirir. Bu nedenle evrenin tam anlamıyla bir simülasyon olduğu görüşü bana göre daha çok felsefi bir spekülasyondur.”
Çoklu evren kavramının bilimsel bir temeli var
Buna karşılık, çoklu evren kavramının bilimsel bir temelinin olduğunu savunan Kaku, kuantum mekaniğinin süperpozisyon ilkesi, parçacıkların aynı anda birden fazla durumda bulunabileceğini ve gözlem eyleminin bu olasılıkları belirli bir sonuçta "çökertebileceğini" öne sürdü. Everett'in çoklu dünyalar yorumuna göre, evrenin her ölçümde dallandığını ve her olası sonucun farklı bir evrende gerçekleştiğini kaydeden Kaku, “Sicim teorisi de farklı vakum çözümlerine izin verir ve her çözüm farklı bir fiziksel evreni temsil edebilir.” dedi.
Kaku, çoklu evrenler fikrinin sadece teorik fizikte değil, Marvel Sinematik Evreni veya Oscar ödüllü filmler aracılığıyla popüler kültürde de büyük ilgi uyandırdığını hatırlatarak, ona göre bu ilginin, insanın gerçeklik algısını sorgulama ve alternatif olasılıkları düşünme eğiliminin bir yansıması olduğunu kaydetti.
Simülasyon hipotezini metaforik bir çerçevede değerlendiren Kaku, çoklu evrenlerin fiziksel olarak araştırılabilir bir olgu olduğu sonucuna vararak, gelecekte yapılacak daha hassas kozmolojik ölçümlerin, özellikle kozmik mikrodalga arka planındaki anomalilerin, çoklu evrenlerin dolaylı izlerini sunabileceğini vurguladı.
Dünya dışı zekâ arayışı ve kozmik ölçekte medeniyetler
Teorik fizikçi Michio Kaku, insanlığın evrendeki konumuna dair belki de en temel sorulardan birini ele alarak, "Yalnız mıyız?" diye konuştu. Öncelikle zekâ kavramını tanımlayan Kaku, bunun sadece insan zekâsıyla sınırlı olmadığını, doğada farklı biçimlerde ortaya çıkabileceğini belirtti. Kaku, hayvan zekâsının ölçülmesine ilişkin çalışmaların, özellikle yunusların ve diğer sosyal hayvanların iletişim sistemlerinin yapay zekâ destekli analizlerle çözümlenmesini örnek olarak verdi.
İnsanlık hâlen büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlıdır
Bu yaklaşımı kozmik ölçekte genişleten Kaku, Kardashev ölçeğini tanıtarak, bu ölçeğin, uygarlıkları enerji tüketim kapasitesine göre sınıflandırdığını söyledi. Kaku, şöyle dedi:
“Tip I uygarlıklar gezegenlerindeki tüm enerjiyi kontrol eder, Tip II uygarlıklar yıldızlarının enerjisini kullanabilir, Tip III uygarlıklar ise galaktik ölçekte enerji yönetimi yapabilir. İnsanlık hâlen Tip 0 seviyesindedir ve büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlıdır. Bu tespit, insan uygarlığının gelişim yolculuğunda henüz başlangıç aşamasında olduğunu gösterir.”
Dünya dışı zeka arayışı artık daha sistematik ve veri odaklı yapılmalı
Tanımlanamayan hava olayları (UAP) ve son yıllarda ortaya çıkan askeri radar kayıtlarına da değinen Kaku, “Bu nesnelerin manevraları klasik aerodinamik ve fizik yasalarıyla açıklanamayacak kadar sıra dışıdır.” ifadesinde bulundu.
Kaku, bu gözlemlerin çoğunun doğal fenomenler veya insan yapımı araçlarla açıklanabileceğini, ancak kalan küçük bir kısmının bilinmeyen fiziksel süreçlere işaret edebileceğini belirtti.
Bu durumun, dünya dışı zeka arayışının artık daha sistematik ve veri odaklı yapılması gerektiğini gösterdiğini de dile getiren Kaku, ispat yükünün artık bu fenomenlerin sıradan açıklamalara sahip olduğunu kanıtlamak isteyen taraflara ait olduğunu vurguladı. Kaku, gelecekte karşılaşılabilecek uygarlıkların insanlıktan on binlerce yıl daha gelişmiş olabileceğini, bunun da insanlığın evrendeki rolünü yeniden değerlendirmesine yol açacağını sözlerine ekledi.