‘Psikolojik Sağlamlık Aşısı’ ile gençler kötülüklere daha dirençli olacak!

11 - Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar12 - Sorumlu Üretim ve Tüketim16 - Barış Adalet ve Güçlü Kurumlar17 - Amaçlar İçin Ortaklıklar3 - Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam4 - Nitelikli Eğitim8 - İnsana Yaraşır İş ve Ekonomik Büyüme

Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, İstanbul Valiliği ve Üsküdar Üniversitesi iş birliğiyle Tedavisel Beyin Haritalama Derneği (TBHD) öncülüğünde yürütülen “Bağımsız Yaşamı Koruma (YAŞAMKOR) Projesinin açılış programı gerçekleşti. Gençlerin duygusal dayanıklılığını artırmayı ve bağımlılıkla mücadelede gönüllülük kültürünü yaygınlaştırmayı hedefleyen proje büyük ilgi gördü. Program kapsamında Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile “Psikolojik Sağlamlık” başlıklı söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide bağımlılıktan koruyacak güçlü bir duruş kazanmanın önemi vurgulanırken Tarhan, ‘psikolojik sağlamlık aşısı’ ile gençleri kötülüğe karşı dirençli hale getirmeyi hedeflediklerini kaydetti. 

Üsküdar Üniversitesi NP Sağlık Yerleşkesi İbni Sina Oditoryumunda düzenlenen proje açılış programına İstanbul Vali Yardımcısı Fahrettin Göncü, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ümraniye Kaymakamı Yüksel Çelik, Gaziosmanpaşa Kaymakamı İskender Yönden, Üsküdar Üniversitesi Genç Beyinler Akademisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Toplumsal Katkı Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Nebiye Yaşar ve Proje Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Aslı Zeynep Başabak Bhais başta olmak üzere akademisyenler ve sağlık öğrencileri katıldı. 

Dr. Öğr. Üyesi Nebiye Yaşar: “Gönüllülük kültürünü yaygınlaştırarak topluma katkı sağlamayı hedefliyoruz”

Açılış programının selamlama konuşmasının ilkini Üsküdar Üniversitesi Genç Beyinler Akademisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Toplumsal Katkı Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Nebiye Yaşar gerçekleştirdi. Yaşar; “Bugün çok değerli bir projeyi başlatıyoruz. Mark Leibniz’in ‘Gençliği iyiye yönelten, insanlığı da iyiye yöneltir.’ sözü bu projeyi en güzel şekilde özetliyor. Yaşamı korumayı merkeze alan bu çalışmada hocamızın öncülüğünde YaşamKor, GüvenKor, RehaKor ve AileKor olmak üzere dört sosyal inovasyon projesi geliştirdik. Bu model sürdürülebilir, yenilikçi ve etkili bir iş birliği örneği sunuyor. Nevzat Hocamızın fikirleri bu projelerin temelini oluşturuyor ve bağımlılıkla mücadele başta olmak üzere birçok alanda çözüm sunuyor. Hocamızın söylediği gibi ‘Eski sorulara yeni cevaplar vermeliyiz.’ Biz de bu projelerle gençlerle birlikte gönüllülük kültürünü yaygınlaştırarak topluma katkı sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.

İskender Yönden: “Projenin hayırlı olmasını diliyorum”

Protokol açılış konuşmaları kapsamında daha sonra Gaziosmanpaşa Kaymakamı İskender Yönden konuşmasını gerçekleştirdi. Yönden; “Bu projede doğrudan yer almasak da Nevzat Hocamızın Gaziosmanpaşa Kaymakamlığına verdiği büyük destekten ve bugüne kadar yürüttüğümüz tüm projelerdeki katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Bu yıl Aile Yılı ve yaklaşık 7 yıldır sürdürdüğümüz Beyaz Ev projesi de bu kapsamda önemli bir yere sahip. Ümraniye Kaymakamıma seslenmek istiyorum, gerçekten çok şanslısınız, Nevzat Hocamızla çalışmak büyük bir ayrıcalık. Gençler için de önemli bir fırsat olduğuna inanıyorum. Bu vesileyle Hocamıza teşekkür ediyor, projenin İçişleri Bakanlığımız, Ümraniye Kaymakamlığımız ve üniversitemiz için hayırlı olmasını diliyorum.” şeklinde konuştu. 

Yüksel Çelik: “Bağımlılık, günümüzün en önemli problemlerinden biri”

Protokol konuşmaları kapsamında konuşmasını gerçekleştiren bir diğer isim ise Ümraniye Kaymakamı Yüksel Çelik oldu. Çelik; “Böylesine anlamlı bir programda bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Bağımlılık, günümüzün en önemli problemlerinden biri olup görevlerimizde en sık karşılaştığımız sorunların başında geliyor. Madde, alkol, kumar ve teknoloji bağımlılığı gibi birçok alanda sahada bu problemleri görüyor ve çözüm arıyoruz. Türkiye’nin çok değerli hocasının danışmanlığında yürütülen bu projeyi bu nedenle çok kıymetli buluyorum. Ümraniye 750 bin nüfusu ve 125 bin öğrencisiyle büyük bir ilçe. Öğrencilerle birlikte tüm toplumu etkileyen ciddi sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu projenin önleme ve erken müdahale odaklı yaklaşımıyla gençlerimizi bağımlılığa yönelmeden hayata kazandıracağına inanıyor, bölgemize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.

Dr. Öğr. Üyesi Aslı Zeynep Başabak Bhais: “Temel amacımız gençlerin duygusal dayanıklılığını artırmak”

Açılış programı kapsamında Proje Koordinatörü, Üsküdar Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Aslı Zeynep Başabak Bhais YAŞAMKOR projesinin sunumunu gerçekleştirdi. Başabak; “Projemizin temel amacı gençlerin duygusal dayanıklılığını ve psikolojik sağlamlığını artırmak. Çünkü bağımlılık yalnızca bireyi değil ailesini ve toplumu da etkileyen bir hastalık. Bu nedenle gençlerin yanı sıra aileleri ve eğitimcileri de sürece dahil ediyoruz. Projenin üç ana hedef kitlesi var. 10-14 yaş arasındaki gençler, onların rehber öğretmenleri ve aileleri. Altı ay sürecek program kapsamında 60 genç, uzman bir ekip tarafından hazırlanmış sekiz oturumluk yapılandırılmış eğitimlere katılacak. Rehber öğretmenler için bağımlılık, ergenlik dönemi ve erken müdahale konularını içeren dört oturumluk özel bir program hazırlandı. Ayrıca ailelere yönelik duygu yönetimi, iletişim becerileri, çatışma çözümü ve sağlıklı alışkanlık kazandırma konularında bilgilendirme çalışmaları yapılacak. Bu kapsamlı proje ile amacımız bağımsız yaşamı desteklemek ve güçlü bir gelecek inşa etmektir.” ifadelerini kullandı. 

Açılış konuşmalarının ardından Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Psikolojik Sağlamlık” başlığında söyleşti. İnteraktif gerçekleşen söyleşinin moderatörlüğünü ise Gazeteci Şaban Özdemir yaptı. 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Bu proje gençlerin gelişen ruhuna tohumlar atmaktır”

Projenin hayata geçmesinde emeği geçen herkesi kutlayan Tarhan; “Bu proje gençlerin gelişen ruhuna tohumlar atmaktır.” dedi.

“Psikolojik Sağlamlık Aşısı” ile gençler kötülüğe karşı dirençli olacak”

Psikolojik sağlamlık konusunu detaylıca ele alan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Psikolojik sağlamlığı olan birey bağımlılıktan uzak durabilir, madde kullanmaz, ‘hayır’ diyebilir ve güvenli davranış geliştirebilir. Bizim amacımız gençleri bu konuda güçlendirmektir. Aslında yaptığımız şey onlara bir çeşit psikolojik sağlamlık aşısı yapmaktır. Bu aşıyı alan gençler kötülüklere karşı dirençli olacak, ‘hayır’ diyebilecek ve yanlış yola gitmek üzere olanları doğruya yönlendirebilecekler. Psikolojik sağlamlık tanımına Dünya Sağlık Örgütü’nün 1984 yılında yaptığı sağlık tanımında da rastlıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü, insan sağlığını biyo, psiko, sosyal ve spiritüel iyilik hali olarak tanımlamıştır. Öncesinde spiritüel boyut bu tanımda yoktu sadece biyo, psiko ve sosyal sağlık olarak kabul ediliyordu. Ancak 1984’ten sonra manevi boyut da eklendi. Buradaki manevi kelimesi hayatın anlamını ve varoluşu sorgulamayı ifade ediyor. İyi, doğru ve güzel amaçlar seçebilen bir insan olabilmek. Çünkü bu yön verilmediğinde insan iyicil de olabilir, kötücül de. Psikolojik sağlamlığın temel boyutları vardır. Birincisi duygusal sağlamlık. İkincisi anlamsal sağlamlık yani doğru anlam ve amaçlara sahip olmak. Üçüncüsü sosyal bağların zenginliği. Dördüncüsü de küçük şeylerden mutlu olabilmektir.” diyerek sözlerine başladı. 

“Psikolojik sağlamlık için derin, nitelikli ve anlamlı ilişkiler kurabilmek gerekir”

Psikolojik sağlamlığa sahip olmak için nelerin gerekli olduğunu anlatan Tarhan; “Psikolojik sağlamlığın ilk şartı sağlam ve pozitif bir duygu durumudur. İkinci boyut ise kişinin bir işe kendini vermesi, angaje olmasıdır. Örneğin bir işe başlıyorsunuz aradan saatler geçiyor ve ‘Nasıl geçti anlamadım.’ diyorsunuz. İşte bu psikolojik sağlamlık açısından çok önemli bir adımdır. Zamanın nasıl geçtiğini fark etmediğiniz bir meşguliyetiniz varsa bu sizin için güçlü bir kaynak olur. Çünkü insanın bir işi vardır bir de meşgalesi. Meşgale insanı tatmin eden, kendini aşmasını sağlayan faaliyetlerdir. Üçüncü boyut sağlıklı ilişkiler kurabilmektir. Ancak burada yüzeysel değil derin ve anlamlı ilişkilerden söz ediyoruz. Günümüzde insanların yüzlerce, binlerce takipçisi olabilir ama bu ilişkiler çoğu zaman yüzeyseldir. Psikolojik sağlamlık için derin, nitelikli ve anlamlı ilişkiler kurabilmek gerekir. Dördüncü boyut yüksek bir anlamın ve amacın parçası olabilmektir. İnsan, kendini aşan bir amaca bağlanmalıdır. Son olarak küçük ya da büyük fark etmeksizin başarılar elde edebilmektir. Bunlar psikolojik sağlamlığın olmazsa olmazlarıdır.” ifadelerini kullandı.

“Kapitalist sistem isteği ihtiyaç haline getiriyor”

İstek ve ihtiyaç dengesinin iyi kurulması gerektiğini belirten Tarhan; “Modernizm ve kapitalist sistem, bize sürekli ‘Daha fazlasını başarmalısın, olmadı bir daha denemelisin.’ mesajını veriyor. Oysa insanın yüksek bir hedefi olmalıdır. İktisat kitaplarının girişinde ekonomi, ‘İnsanın sınırlı imkanlarını sınırsız ihtiyaçları için geliştirme bilimi’ olarak tanımlanır. Yani sınırlı imkanlarımız var ama sınırsız ihtiyaçlarımız olduğu varsayılır. Aslında insanın sınırsız ihtiyacı yoktur sınırsız isteği vardır. Kapitalist sistem ise istek ile ihtiyacı ayırmamış, isteği ihtiyaç gibi göstermektedir. Bu durumda ne oluyor? İnsan hoşuna giden bir şeyi vitrinde görünce almak istiyor. Moda dergilerini okuyan bir genç kız da bu nedenle depresyona girebiliyor. Çünkü kapitalist sistem isteği ihtiyaç haline getiriyor ve bu da ruh sağlığını bozuyor. Psikolojik sağlamlık açısından istek ve ihtiyaç dengesini öğrenmek çok önemlidir. İnsan kendine şu soruyu sormalı ‘Benim gerçekten buna ihtiyacım var mı, yoksa sadece istiyor muyum?’ Bu ayrımı yapabilen kişi küçük şeylerden mutlu olmayı da başarır.” şeklinde konuştu. 

Gençler üzerinde aileden bile daha güçlü bir etkiye sahip…

Katılımcılardan gelen soruları da cevaplayan Tarhan, sosyal medya okuryazarlığının büyük önem taşıdığına dikkat çekti. Tarhan; “0–3 yaş ve 10–13 yaş dönemleri beyinde sinapsların yoğun şekilde geliştiği ve dışarıdan gelen tepkilerle budandığı kritik dönemlerdir. Zaten yapay zeka çalışmalarında da bu sinir ağlarının gelişim biçiminden ilham alınmıştır. Bu nedenle çocukluk dönemi ve aile ortamı son derece önemlidir. Çocuk bağımsızlaşmaya başladığında ergenlik sürecine girer. Ergenlik aynı zamanda çete yaşı olarak da bilinir. Ergen bir gruba ait olmaktan, bir grubun üyesi olmaktan büyük haz duyar. Bu noktada iyi arkadaş çok önemlidir. Eğer çocuk iyi ilişkiler kurarsa anne ve babadan sonra en çok arkadaşlarının etkisi altında kalır. Burada ikinci önemli unsur eğitimdir. Özellikle ilkokul dönemi, çocuğun kişilik gelişiminde kritik rol oynar. İlkokul öğretmenleri çocuk için çok önemli rol modellerdir. Ancak günümüzde tüm bunların önüne geçen bir faktör var o da sosyal medya. Sosyal medya, gençler üzerinde aileden bile daha güçlü bir etkiye sahip olabiliyor. Akıllı telefonlar adeta evin açık kapısı gibi. Biz evde çocuğumuza güvenli bir ortam sunsak da telefon aracılığıyla en güvensiz alanlara kolaylıkla ulaşabiliyor. Bu nedenle medya ve sosyal medya okuryazarlığı büyük önem taşıyor. Bizim hazırladığımız modüllerde de sosyal medya okuryazarlığını çocuklara kazandırmayı hedefliyoruz.” dedi.

“İçiyle dışı bir olan insan bulmak zorlaştı”

Kategorik düşünce yönteminin hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Tarhan; “Duygu regülasyonu yapabilen bir kişi olumsuz duygular yaşasa da bunu yönetebilir. Örneğin bir terapist hastasının hikayesini dinledikten sonra ikinci bir hastaya geçmek zorunda kalabilir. Burada yapılması gereken şey kategorik düşünce yöntemidir. Kişi önceki konuyu ya da evdeki problemini zihninde bir rafa koyar ve ‘Bunu akşam düşüneceğim.’ diyerek dikkatini yeni hastasına yönlendirir. Böylece dikkat ve duygu odağını birlikte o anki konuya verebilir. Bu samimiyetsiz bir durum da değildir çünkü kişi bir konuyu ertelediğinde diğerini yok saymış olmaz. Bu noktada kategorik ve stratejik düşünce devreye girer. Kişi zihninde bir plan yapar zamanı geldiğinde sorunu çözer. Böylece duygu ve dikkat odağını verdiğinde çözüm bulur. Çözülen bu durum kişinin yüz ifadelerine, beden diline ve anlatışına da yansır. Açık, şeffaf ve hesap verebilir ilişkiler samimiyeti doğurur. Samimiyet ise beynimizdeki ayna nöronlarını harekete geçirerek güveni artırır ve karşı tarafta güven duygusu oluşturur. Bugünün dünyasında en çok kaybettiğimiz şeylerden biri samimiyettir. İnsanlar rol yapıyor, maske takıyor içi başka, dışı başka. Gerçekten içiyle dışı bir olan insan bulmak zorlaştı. Bunun sebeplerinden biri hız ve haz çağında yaşamamızdır. Bu çağ, önceliklerimizi değiştirmiştir.” ifadelerini kullandı. 

“Kriz anındaki en önemli güç, krize hazır olmak”

Kriz güvenlik planının kurulması gerektiğine dikkat çeken Tarhan; “Kriz anındaki en önemli güç, krize hazır olmaktır. Bizim kültürümüzde genellikle kriz çıktıktan sonra onu yönetmeye çalışıyoruz. Oysa kriz yönetiminin birinci şartı, kriz güvenlik planına sahip olmaktır. Örneğin intihar riski taşıyan bir kişiye intihar güvenlik planı yapılır. Bu plan, kişinin kriz anında intihar etmemesi için ne yapacağını ve anne babanın nasıl davranması gerektiğini belirler. Aynı şekilde her kriz için bir güvenlik planı hazırlanmalıdır. Mesela yangın çıktığında onu söndürmekte başarılı olabiliriz. Ancak yangının çıkmaması için gerekli önlemleri almak ya da bu konuda zihinsel yatırım yapmak konusunda eksik kalıyoruz. Bu nedenle sürekli krizlerle uğraşıyoruz ve sorun giderek büyüyor. Krize hazırlıklı olan bir kişi ise kriz anında panik yapmaz. ‘Ben şimdi ne yapacağım?’ diye sormak yerine önceden öğrendiklerini adım adım uygular.” diyerek sözlerini sonlandırdı. 

Kitap takdimi gerçekleşti

Söyleşinin ardından Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İstanbul Vali Yardımcısı Fahrettin Göncü’ye, Gaziosmanpaşa Kaymakamı İskender Yönden’e ve Ümraniye Kaymakamı Yüksel Çelik’e kaleme aldığı kitaplarından oluşan seti takdim etti.

Düzenlenen açılış programı toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Paylaş
Oluşturulma Tarihi29 Eylül 2025