TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Prof. Dr. Tarhan: “Vedûd, sevginin doktorası gibi”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; Akif Yazıcı’nın sunumu ve Metin Karabaşoğlu’nun yorumlarıyla Şekercihan Youtube kanalında düzenlenen “Bir Bayramdır Ramazan” programının canlı yayın konuğu oldu. “Kur’an’da Esmâ-ül Hüsna: Vedûd” isminin konuşulduğu programda el-Vedûd isminin anlamı hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulunan Tarhan; açık, şeffaf, dürüst ve güven oluşturan bir sevginin Vedûd isminin bir tecellisi olduğunu ifade etti. Tarhan; “Samimi, ihlaslı ve otantik sevginin olabilmesi için iki insanın açık, şeffaf ve dürüst ilişkiler kurması gerekiyor. Bu tarz ilişkilerde hakiki, ilahî Vedûd tipi bir sevgi oluşuyor.” dedi. Vedûd isminin sevginin en derin şekli olduğunun altını çizen Tarhan, Vedûd’un sevginin doktorası gibi olduğunu da sözlerine ekledi. 

“Sevgi yelpazesinde en yoğunlaşmış, en saf ve en halis olan duygu: Vedûd”

Kur’an’da geçen Allah’ın isimlerinden olan Vedûd isminin anlamı hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Tarhan, bu kavramın sevginin en yoğun hali olduğunu ifade etti. Tarhan; “Vedûd ismi Kuran-ı Kerim’de iki yerde geçiyor. Vedûd ismine yakın ‘Muhabbet, Meveddet, Rahman ve Rahim’ isimleri var. Bu dört isim birbiriyle iç içe geçmiş fakat ‘el-Vedûd’ ismi burada ayrılıyor. Etimolojik olarak Vedûd ismi, sevginin değişik bir formu. Ben hep ‘şefkat sevgiden büyüktür çünkü içinde empati vardır’ derim. Kişi birini sever ama onda çıkar vardır, samimidir seviyordur ama onda ki çıkarını seviyordur. Şefkatte işe şartsız sevgi vardır, aynı zamanda bir nezaket vardır içerisinde. Arapçada nezaket ‘rikkat’ kelimesiyle ifade edilir. Sevgi renge benziyor, bütün renkler beyaz rengin içerisindedir. İnsanın içerisinde sevgi de beyaz renk gibidir, fakat hayat prizmasına girince sevgi de ayrışır. Bir tarafta kırmızı var diğer tarafta kırmızı ötesi ve morötesine kadar değişen bir spektrum yani sevgi böyle bir yelpazedir. Yelpazenin en yüksek kısmında aşk olduğu söylenir aslında en yüksek kısmında Vedûd vardır. Sevgi yelpazesinde en yoğunlaşmış, en saf ve en halis olan sevgiye hatta buna psikolojide ‘otantik mutluluk’ diyoruz şartsız mutlu olma hali vardır. Vedûd da böyle bir nevi, şartlara göre değişmiyor. Hatta Arapçada Vedûd kelimesi ‘kazık’ anlamına da geliyormuş yani öyle bir sevgi ki kazık gibi çakılmış değişmiyor.” dedi. 

“Vedûd, sevginin doktorası gibi”

Vedûd isminin sevginin en derin şekli olduğunun altını çizen Tarhan, Allah’ı sevmenin önce niyet daha sonra ise güçlü bir istek gerektiğini vurguladı. Tarhan, “Kişi cüzi iradesiyle Allah’ı sevmeyi niyet edecek. Zaten insanın niyet ve davranışları arasında bir nedensellik bağı vardır. Bir şeye niyet ettiğimiz zaman beynimiz ona göre bir programlanma yapıyor. Fakat güçlü bir niyet yetmiyor, niyete bir de istek eklemek gerekiyor. Bir şeye istekli olmak için de ihtiyaç hissedilmesi gerekiyor. İnsan önce sevgiye ihtiyaç hissedecek, daha sonra niyet edecek o zaman istek geliyor kendiliğinden. ‘Allah’ım benim senin sevgine ihtiyacım var.’ diyorsan ona niyet edeceksin. Niyet ettikten sonra istek uyanıyor sonra eyleme dönüştürüyorsun. Eyleme dönüşünce, düşünceye duygu katmış oluyorsun. Düşünceye duygu kattığınız zaman bu düşünce inanış haline dönüşüyor, kalıp yargı oluyor. Devam ettiriyorsun alışkanlık oluyor, 6 ay sonra kişilik haline geliyor. Niyet halindeyken o şey beyne elektriksel harflerle yazılıyor ama 6 ay tekrar ettiğin zaman kimyasal harflerle yazılıyor, artık kişi onu otomatik yapmaya başlıyor. Allah’a olan sevgimizi de bu hale getirirsek kişi onu yaptıkça zamanla derinleşiyor Amerikalıların deep working dedikleri derin çalışma, yani derin analiz yapıyorsun. Bu, yüksek lisans çalışması için 3-4 metrelik bir kuyu kazarsın ama doktora çalışması artezyen kazmak gibi. Vedûd sevginin doktorası gibi, en derin sevgi.” şeklinde konuştu. 

“Duygular coştuğunda oluşan habbeciklere muhabbet deniyor”

Muhabbet kelimesinin kökenine dikkat çeken Tarhan, sevgi ile yapılan eylemlerin zamanla alışkanlığa dönüştüğünü aktardı. Tarhan; “Arapçada 60’ın üzerinde sevgi kelimesi geçiyor. Muhabbetin köküne baktım, sel olduğu zaman selin üzerinde beyaz köpükler olurmuş ondan geliyor yani duygular coştuğu zaman oluşan habbeciklere muhabbet deniyor. Duygular coşunca oluşuyor bu muhabbet, onun için içimizdeki duyguları nasıl coşturacağımıza bakmak gerekiyor, işte o duyguları coşturmanın yolu ihtiyaç hissetmek. Mesela tohumu toprağa attığın zaman şartlar oluşunca orada hemen bir bitki oluşuyor, bu mecburi bir ihtiyaç oluyor. Risale-i Nur’da da geçiyor, insandaki ihtiyaç insanın cüz-i iradesine bırakılmış. Kişi buna kalbini, duygularını yöneltirse buna göre beyinde bir program uygulanıyor hatta benim ‘Duyguların Psikolojisi’ diye 2006 yılında diye bir kitap yazmıştım, inanç sistemimize göre duyguların yorumu ile ilgili. Nörobilimden kanıtlar toplamıştım, o zamanlar duyguları tasnif etmek kabul edilmeyen bir şeydi ama şu anda beynimizde bilgiler olumlu bilgiler ve olumsuz bilgiler diye iki dosyada toplanıyor. Bir iş aklımıza geldiği zaman yap/yapma diye paradigma var beynimizin ön bölgesinde. Olumlu olursa yap komutu üretiyor beyin, olumsuzsa yapma komutu üretiyor. Onun için beyinde seveceğin şeyleri olumlu şeyler dosyasına koyuyorsun, sevmeyeceğin nefret edeceğin şeyleri olumsuz şeyler dosyasına koyuyorsun. Sevdiği şeyleri bir yerden sonra otomatik olarak yapıyor insan. Bu sebeple beynimizdeki olumlu şeyler dosyasını sevgiyle ilgili konuları büyütmek gerekiyor. Bunu yaptığınız zaman farkında olmadan otomatik olarak sevgi zengini gibi oluyoruz.” ifadelerini kullandı. 

“Açık, şeffaf ve dürüst ilişkilerde hakiki ilahî Vedûd tipi bir sevgi oluşuyor”

Karı-koca ilişkilerinde açık, şeffaf, dürüst ve güven oluşturan bir sevgi oluşursa Vedûd isminin bir tecellisinin ailede karşılığı olduğunu ifade eden Tarhan; “Vedûd ismi Allah’la duygudaş olmak gibi çok güzel, Allah’la bir nevi eş zamanlı böyle kalbi bir ritüele girebilmeye sevk ediyor. Allah’la olan sevgi ilişkimizde, Allah’ın bizi sevdiğini bilirsek korktuğumuz zaman hatta Allah’a karşı hata yaptığımız zamanda ona yönelip ona sığındığımız zaman huzur bulur güvende hissederiz kendimizi. Bu durum karşılıklı sevgi oluyor, anne çocuk sevgisi gibi iki tarafta birbirini seviyor öyle olunca ne oluyor; örneğin anne çocuklarının hatasını kolay affeder, çocuklar da bunu sömürürler duygu sömürüsü yaparlar. Ama Allah’a karşı bunu yapamazsın, çünkü o her şeyi biliyor aklından geçenleri de biliyor. Samimi ihlaslı sevgi, otantik sevgi dediğimiz, böyle bir sevginin olabilmesi için iki insanın böyle açık, şeffaf, dürüst ilişkiler kurması gerekiyor. Açık, şeffaf ve dürüst ilişkilerde hakiki ilahî Vedûd tipi bir sevgi oluşuyor. Karı koca arasında da böyledir, çünkü güven oluşuyor o zaman aldatma ihtimali olmayan bir sevgi oluyor. Karı-koca ilişkilerinde açık, şeffaf, dürüst ve güven oluşturan bir sevgi oluşursa bu Vedûd isminin bir tecellisinin ailede karşılığı oluyor. Bunu yapabilmek için de muhakkak içerisinde güven olan bir sevgi olması gerekiyor yani güven alanı olan sevgi yatırımın olacak o zaman ev sığınak gibi oluyor. Onun için aileye ‘son sığınak’ denilmesinin sebebi de bu. Bu çağda son sığınak ailemiz kaldı o da tehlikede. Şimdi bu sevgi bir suysa saygı onun kabı, yani sevgiye şekil vermek gerekiyor. Saygı sevgiyi yıpratmıyor koruyor, sevginin yanlış yere yönelmesini önlüyor, sevginin korunmasını sağlıyor kabı oluyor sevginin. Onun için saygı ve sevgiyi yönetmek, sağlıklı kalıplar içerisine oturtmak gerekiyor.” ifadelerini kullandı.  

“Sevgi uygun bir iklim ve atmosfer yakaladığında hızla çoğalır”

Sevginin uygun bir iklim ve atmosfer yakaladığında hızla çoğalmak istediğini ifade eden Tarhan, duygu zengini olmanın önemine değindi. Tarhan; “Sevgisini kaba şekilde gösteren insanlar var, samimiyim ben ne olacak diyorlar. Böyle bir sevgi ilkel bir sevgidir, içerisinde saygı olan sevgi karşı tarafı incitmeyen sevgidir. Örneğin kelebek avcılığını düşünün, kelebek avlarken kelebek avcıları ne yapar? Köşede bekler, kelebeği yakalar hiç incitmeden alır, sevgiyi de böyle yağacağız bekleyeceğiz yakalayacağız onu hiç incitmeyeceğiz, ona kabalık ve nezaketsizlik katmayacağız. Bunu yaptığımız zaman o sevgi uygun bir iklim ve atmosfer yakaladığı için hızla çoğalmak istiyor, yayılmak istiyor. Kuyudan su çekerseniz kuyu nasıl gelişir, sevgi de verdikçe gelişir. Sevgi cömerdi oldukça, insanları sevdikçe, iyilik yaptıkça sevgi hazinemiz gelişiyor. Sevgiyi bir kaynak yönetimi gibi kullanmak gerekiyor. INPUT modülasyon OUTPUT modülasyon ve havuzu büyütmek vardır, sevgi havuzunu büyüteceksin girdi kontrolü çıktı kontrolü yapacaksın. Girdi kontrolünü ve çıktı kontrolünü aklımız yapıyor; kimi seveceksin, neden daha çok seveceksin, o sevgiyi daha çok arttırmak için neler yapacaksın diye havuzu büyüteceksin. Havuzun ne kadar büyürse o kadar sevgi ve duygu zengini olursun. Duygu zengini olunca da herkese duygunu saçtığın zaman, parasal kaynakları çok olanların nasıl herkes etrafında dolanır sevgi kaynağı da çok olanı herkes sever. Onun için sevdikçe parasal kaynağı kullanır gibi sevgi kaynağını da kullanıyoruz ama bunu kullanmak için girdi-çıktı kontrolü gibi, o sevgiye nezaketle ve onu koruyacak şekilde davranabilmek gerekiyor.” dedi.  
 

Okunma : 1236

ÜHA

 

Haberler

Foto Galeri