Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İstanbul Eyüpsultan Belediyesi tarafından düzenlenen programın canlı yayın konuğu oldu. “Aile Değerleri ve Evlilik” konusu hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, bireyi kutsallaştıran Batılı düşünce nedeniyle boşanmalarda artış yaşandığına dikkat çekti. Batı kültüründe boşanmaların %50’nin üzerine çıktığını ülkemizde ise bu oranın %38 olduğuna dikkat çeken Tarhan, dünyada ciddi bir boşanma eğilimi olduğunu söyledi. Mutluluk yoksa evin otele dönüşeceğini kaydeden Tarhan, evlilikte sihirli kelimenin evi sıcak yuva yapabilmek olduğunu sözlerine ekledi.
“Evlilikte 5S Kuralı krizleri çözüyor”
Uzm. Klnk. Psk. Merve Akçil’in moderatörlük yaptığı yayında evlilikte bazı anahtar kavramlar ile krizlerin çözülebileceğine değinen Tarhan, 5S Kuralı hakkında açıklamalarda bulundu. Tarhan; “Evliliklerini güzel başlayıp güzel bitirmek isteyenlerin uygulayabileceği 5 sihirli kavram var. Bunu anahtar kelimeler yaparak birçok zorlukları aşabilir, krizleri çözebilirler. Birincisi sevgi. Tek başına sevgi deyince bazı insanlar âşık olmayı anlıyorlar. Aşkla şefkat aynı değil. Sevgi ile empati birleşince şefkat ortaya çıkıyor. Sevgi içinde empati olan bir sevgi. İkinci S’de sabırdır. Bu zamanda gençlerde ve evliliklerde acelecilik sabırsızlık var. Sabır, doğanın hız verimine uymaktır. Bir insan sabrı öğrendiği zaman zorluklarla ümitsizliğe düşmez ve bir şekilde bir çıkış yolu bulabilir. Aceleci sabırsız kişiler çok kolay pes eder. Karar değiştiriyor ve pişman oluyorlar. Halbuki hedefini belirlemiş, yol haritası çizmiş bir kimse a planı olmazsa b planı olur hedefinden vazgeçmez, tahammül eder, katlanır. Üçüncüsü ise saygıdır. Bir insan sever ama saygısı yoktur. Çok kolay kırar ama seviyordur. Olmaz olsun böyle sevgi dedirtir. Saygı ve sevgi birbirini tamamlar. Dördüncü de samimiyettir. Yakın ilişkilerde samimiyet ve içtenlik gerekir. Samimiyetin içtenliğin ve iyi niyetin nöro-bilimi vardır. İyi niyetli bir insan neye niyetlenirse beyninde onunla ilgili ayna nöronlar çalışıyor karşı tarafın beyninde ayna nöronlar harekete geçiyor ve karşı tarafta güven oluşuyor. Evlilikte samimiyeti önemli bir değer olarak görmeliyiz. Beşinci S ise sadakat, bu kelimenin iki anlamı var. Güvenli bağlanma olarak düşünüyoruz sadakati fakat sadakat sıdk kelimesinden geliyor. Arapça ’da doğruluk demektir. Doğruluk olmayınca güvenli bağlanma olmuyor. Yalan söylememek sadakatte çok önemli.” dedi.
“Mutluluk yoksa ev otele dönüşür…”
Evlilikte mutlu, huzurlu ve güvende hissetmenin önemine değinen Tarhan, bu duyguları hiçbir maddi gücün sağlayamayacağının altını çizdi. Tarhan; “Evlilik insanı mutlu etmiyorsa bütün İstanbul senin olsa neye yarar! Huzur, mutluluk yoksa güvenli ve sığınak gibi hissetmiyorsan ev otele dönüşür. O zaman da sağlıklı çocuklar yetişmez. Batı dünyası aile konusunda böyle bir durumun içinde. Mutluluktan ne anladığımız önemli. Mutlulukla huzur aynı değil. Mutluluğun devamlılığını ve kontrol edilebilmesi önemli. Hedefin mutluluk olduğu zaman yakalayamıyorsun. Mutluluk renkli gölge gibi. Yakalamaya çalışırsan kaçar. Mutluluğu amaçlamayın, o amaca göre işinizi yapın. Mutluluğa yatırım yapmak lazım, kendiliğinden gelmez. Mutluluk bir bilim dalı oldu. İyi olma hali, Pozitif Psikoloji olarak derslerde okutuyoruz. Harvard 2015’te, Yale 2018’de müfredatına ekledi bu dersleri. Biz Üsküdar olarak 2013’te bu dersi vermeye başladık. Bu çağ hız ve hazzın yükseldiği bir çağ. Modernizm ve emperyalizm insanları gönüllü olarak ele geçirdi. Haz tuzaklarına düşmemek için hayır diyebilmek lazım. Batı’da mutluluk arayışı nedeniyle insanlar uyuşturucu madde kullanıyor. Bunlar beyindeki serotoninleri tüketen şeylerdir.” ifadelerini kullandı.
“Bireyi kutsallaştıran düşünce nedeniyle boşanmalar artıyor”
Bireyi kutsallaştıran Batılı düşünce nedeniyle boşanmalarda artış yaşandığına dikkat çeken Tarhan; “Batı eğitimi almış bazı psikologlar çift terapisi yaparken ‘aile kutsal değildir sen kutsalsın’ şeklinde bir yaklaşımla bireyi ön plana çıkararak aileyi yok ediyorlar. Batı kültüründe boşanmalar %50’nin üzerine çıktı, ciddi bir boşanma var. Türkiye’de de %38 oranında aşırı artmış durumda. Böyle durumlarda bireyin mutluluğuyla ailenin mutluluğu arasında ciddi bir ilişki var. Çocuk mutsuzken anne baba mutlu olabilir mi? Akıllı erkek eğer evinde huzur istiyorsa eşini mutlu eder. Eşi mutlu olunca o da çocuğunu mutlu eder. Bu şekilde de bir mutluluk alanı oluşturulur. Mutluluk bilimindeki basamaklardan biri de bir kişinin zihinsel sığınağının olmasıdır. Öz kabul deniyor buna. Pozitif psikolojinin en önemli maddelerinden biri de psikolojik sağlamlık. Bir kimsenin kendiyle barışık olması için öz kabul, kendini kusurlarıyla olduğu gibi kabul etmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Batı kültürü tamamlayıcılığı değil rekabeti teşvik ediyor”
“Evliliğin başından itibaren evlilikte ilk düşünülen şey ego savaşlarıdır” ifadelerini kullanan Tarhan, kadının toplumdaki rolü hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tarhan; “Benim dediğim senin dediğin, benim param senin paran, benim annem senin annen gibi güçle ve rekabetle başlıyor evlilik. Batı kültürü de tamamlayıcılığı değil rekabetçiliği teşvik ediyor. O sana bağırıyorsa sen de ona bağır telkininde bulunuyor. Kadın hakları açısından yıllardır bir ayrımcılık yapılıyor. Kadına karşı ikinci sınıf muamelesi her yerde var maalesef. Kadını erkeğin hizmetinde görme gibi bir anlayış hâkim. Hâlbuki kadın ve erkek fırsatlarda eşittir. Biyolojik olarak eşit değil ama hak ve fırsatlarda eşittir. İnsanlık tarihinde ilk defa Peygamber Efendimiz döneminde kadına miras hakkı verilmiş. Fransız İhtilali zamanında ‘Kadınlar insan mıdır?’ tartışmaları yapılıyordu. Mezopotamya kültürü baskıcı bir kültürdür. Bu kültürün etkileriyle kadın toplumda ötekileştiriliyor. Romalılar döneminde kadın köle gibi görülür, baba evinden koca evine verilirdi. 1700’lü yıllarda Nietzsche; “Bütün varlık erkektir, kadın ona hizmet etmek zorundadır” diyor. Aristo kadını ikinci sınıf olarak görüyor. Kültürümüz Aristo’nun birçok hatalarını düzeltmiş. Daha sonra bu kültürel değişimler yüzyıllar alıyor. Mezopotamya kültürü baskın olduğu için devam etmiş ama bu yüzyılda artık bunu değiştirmek zorundayız. Batı dünyası bunu bir şekilde aştı biz de aşmak zorundayız. Evlilikte erkek bunu kabul edecek. Bunu kabul edemediği için tartışmalar çıkıyor. İkinci sebep de evlilikte ego savaşlarından kavgalar çıkıyor. Güç, rekabetçi ilişki oluyor. Birbirlerinin üzerinde hâkimiyet kuruyorlar.” dedi.
“Aşık olan kalp değil beyin”
Evlilik ve aşkın başka kavramlar olduğunu aktaran Tarhan, evliliğin getirdiği sorumluluklara değindi. Tarhan; “Evlilikte aşk önemli, çok güzel bir şey. Fakat aşk evlilikte sebep değil, sonuçtur. İnsanlar evlenmeme sebepleri olarak âşık olmadıklarını ifade ediyor. Bu yanlış bir bakış açısı. Âşık olup evlenenler ise 6 ay sonra boşanıyor, aşk bir anda buharlaşıyor. Demek ki sevgi ve iş birliği ömür boyu sevgiyi ortaya çıkıyor. İyi iş birliği yapamazsanız aşk buharlaşıyor. Bir söz vardır ‘aşkın gözü kördür, kaynanalar olmasaydı’ diye. Aşkta kaynana çok çıkıyor onun için âşık olsalar bile hayatın gerçekleri, aşkın verdiği duygulardan çok farklı. Leyla ile Mecnun bu zamanda bir araya gelselerdi ne Leyla kalırdı ne de Mecnun. Çünkü aşkın kimyası var. Bunu söyleyince edebiyatçılar kızıyor ama maalesef gerçek. Beyinde dopamin, serotonin, endorfin, oksitosin salgılatıyor aşk. Beyin coşuyor aşık olunca. Aslında aşık olan kişinin kalbi değil beyni. Bunu yakalayıp devam ettirmek ciddi bir emek istiyor.” dedi.
“Evlilikte sihirli kelime evi sıcak yuva yapabilmektir”
Ailede sağlanacak sıcak ilişkiler ile iyi çocuklar yetişeceğini aktaran Tarhan; “Bir aile için iyi çocuk yetiştirmekten daha mutlu eden bir şey yoktur. Hayırlı iyi insan yetiştirmeyi hedeflerseniz elindekileri iyi kullanırsınız. İyi insan yetiştirmek evin ürünüdür, üretimidir ailede. Bu üretimi iyi yapmak istiyorsak huzur iklimi, sıcak iklim olacak evde. Çocuk eve gelirken korkarak, mahkemeye gelir gibi gelmesin. Evi sığınak gibi görsün çocuk, eşler de öyle. Eğer erkek eşine eve bir an evvel geleyim de sohbet edelim, ev sıcak ortam olsun dedirtebiliyorsa o çocuk bağımlı da olmaz. Sihirli kelime evi sıcak yuva yapabilmektir, cinsellik sonra geliyor. Sıcak ilişki oluyorsa cinsellik, doğal akışına göre oluyor. Evlilik için eskiden ‘sevgi yuvası’ derdik. Ama şimdi ‘güven yuvası’ diyoruz. Güven için sevgi olması lazım, sevgi olunca korku azalıyor. Güven otomatik olarak sağlanıyor. Evlilikte bencilce değil kucaklayıcı, kapsayıcı bir sevgi olması lazım. Bizim kutsal kitabımızda evlilikte kadının içindeki sevgi ‘vedut’ diye tabir edilir. Şefkatten daha fazla huzur, güvenin olduğu sevgi. Böyle yüksek sevgi olduğu zaman kişi, krizleri de daha kolay atlatır iyi çocuklar da yetiştirir ve huzurlu olur.” ifadeleriyle huzurlu ailede ortamını sağlamak için gerekenleri vurguladı.
Okunma : 3235
ÜHA