TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Melek gibi ergen olmaz!”

Bugünün çocuklarının teknoloji içerisinde doğup büyüdüklerini belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, teknolojinin doğru kullanımının 12 yaşına kadar öğretilmesi gerektiğini ifade ediyor. Teknolojinin bir dopaminizm olduğuna dikkat çeken Tarhan, çocuğa yasaklar koymak yerine gerekçelerinin anlaşılır biçimde anlatılmasının önemli olduğunu, ev ortamında tatlı kurallar olması gerektiğini hatırlatıyor. Ergenlik döneminde çocuğun zaman zaman ailesiyle çatışmalar yaşamasının doğal olduğunu da kaydeden Tarhan, melek gibi bir ergenin olmayacağı, böyle ergenlerin sonra daha riskli davranışlarda bulunabileceğini belirtiyor.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Melek gibi ergen olmaz!”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuklarda teknoloji kullanımı ve bağımlılığına ilişkin AKRA FM Evlilik Okulu programında önemli değerlendirme ve tavsiyelerde bulundu.

Ailelerin en büyük kaygısı: Çocuğumu nasıl kontrol edeceğim?

Günümüzde anne ve babaların en çok kaygılandıkları konunun çocukların teknolojiyle olan ilişkilerini nasıl düzenlemek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aileler çok haklı olarak çocuğun bu arzusunu nasıl kısıtlayıp kontrol edeceğini düşünüyor. Çünkü bu kuşak dijital ortama doğdu ve çocukların da en büyük ihtiyacı oyun. Çünkü oyun çocuğun en ciddi işi. En cazip oyun alanı da dijital oyunlardır. Diğer sök tak oyunlar daha zahmetli, oysa dijital oyunlar daha kolay. Onun için daha çok tercih ediliyor.” dedi.

0-3 yaş arası çocuğa telefon verilmemeli

Çok küçük yaşlardan itibaren kontrolsüz şekilde başlayan teknoloji kullanımının çocuğun gelişimini çok olumsuz etkilediğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Geçmişe göre bu konuda toplum da daha bilinçlendi. Anne ve baba 3-4 yaşındaki çocuklarını konuşmadığı için getiriyor. Biz gecikmiş konuşma diye hemen otizmden şüpheleniyoruz. Bakıyoruz ki bütün gün evde televizyonda. Şimdi de çocuğa tablet veriyorlar. O çocuk bütün gün onunla uğraşıyor. Çocuk beyninde sözcük üretme ihtiyacı hissetmiyor. Orada çok iyi dinliyor, takip ediyor, oynuyor, vakit geçiriyor ve susuyor hemen. 0-3 yaş arası çocuğa telefon kesinlikle verilmemesi lazım. Verilse bile anne ve baba gözetiminde verilmelidir.” dedi.

Çocuk ergenlik dönemine kadar kontrollü kullanımı öğrenmeli

Çocuğa teknoloji kullanımının kontrollü şekilde öğretilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Burada yaş önemli. 0-3 yaş ayrı, 3-6 yaş ayrı, 6-12 yaş ayrı, 12 yaş ve yukarısı ayrı değerlendirilmelidir. Çocuk ergenliğe girerken yani 11-12 yaş ergenliğin başlangıç yaşıdır. O yaşa kadar çocuğa bunun kültürünü öğretmeniz gerekir. Çocuğa bu yaşa kadar dijital dünya ve teknolojide iletişim kurmanın kültürünü öğretmediyseniz artık çok geç. Çocuğun medya okuryazarı olması gerekir. Bundan sonra öğretmeniz çok zor olur.” diye konuştu.

Anne ve babanın tutarlı tutum sergilemesi gerekiyor

Çocuğun 10-11 yaşına kadar anne ve babasını tartışmasız tek lider olarak gördüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Burada da anne ve babanın tutarlı bir tutum izlemeleri gerekli ve önemlidir. Anne ve baba burada çocuğuna çifte mesaj veriyorsa, iyi polis-kötü polis tutumu izleniyorsa bunun olumsuz sonuçları ortaya çıkacaktır. Örneğin baba çok özgür bir tutum izliyorsa, her şeye izin veriyor. Anne ise tam tersi çocuğu kontrol etmeye çalışıyorsa çocuk bencil bir şekilde yetişiyor. Çocuk çıkarına uygun olacak şekilde babayı kabul ediyor, anneyi dikkate almamaya başlıyor. Orada baba oğul koalisyonu oluyor ve anneyi orada tehdit gibi görüyor. Burada çocuğu sınırsız bırakırsanız anne ve babasına şiddet uygulamaya başlar. O nedenle anne ve babanın beraber hareket etmesi ve ortak bir dil kullanmaları gerekir.” uyarısında bulundu.

Çocuğa gerekçenin anlatılması gerekiyor

Özellikle teknoloji kullanımında yasakların işe yaramadığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğa yasak deyip oynarken tablet ya da telefonu elinden almak ya da bilgisayarın fişini çekip kapatmak doğru bir yöntem değil. Çocuğa mutlaka gerekçeleri anlatılmalıdır. Eğer gerekçe açıklamadan yasaklarsak çocuk bunu haksız saldırı olarak algılıyor ve anne-babasına karşı düşmanlık başlıyor. Örneğin çocuk da ders çalışmayarak öç alıyor.” dedi.

12 yaşına kadar kontrollü kullanım öğretilmeli

Bu davranış biçimlerinim 12 yaşından sonra öğrenilmesinin zor olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğu küçük yaşlardan itibaren kontrollü internet kullanımına, telefon kullanımına alıştırdıysanız çocuk kendini kontrol edebilir. Yani yüzde 20-30’u bunu yapabiliyor. Küçüklükten beri birlikte zaman geçiriyorlar ve her şeyi anne babaya söyleyebiliyor.” dedi.

Ergenlik döneminde artık çocuk bir birey oluyor

Ergenlik döneminde çocuğun artık bir birey olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne ve babanın, özellikle ergenlikten sonra çocuğun birey olduğunu kabul etmeleri gerekir. ‘Bizim çocuğumuz ama bize ait değil, o ayrı bir birey’ demesi lazım. Ben kalarak biz olmayı öğretiyoruz çocuklara. Evlilikte de öyledir. Çocuğun kendi özgür alanı olacak. Mesela anne, çocuğun odasına karışmayacak. Bazı büyük majör hata olmadıkça müdahale etmeyecek. Majör hatalar ne olabilir, örneğin yalan söylemek. Çocuğa iyi ahlak ve doğru davranış kurallarını verdiysen çocuk yanlış bir şey yaptığında suçlu çocuk duygusu uyanır.” diye konuştu.

Melek gibi ergen olmaz

Ergenlik döneminde çocuğun zaman zaman ailesiyle çatışmalar yaşamasının da doğal olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ergen bu, elbette ailesiyle anlaşmazlıklar da yaşayacak. Bunun olması da gayet normal. Melek gibi bir ergen olmaz. Böyle ergen daha sonra daha riskli davranışlarda bulunabiliyor. Ergenlikte melek gibi oluyor. Çok sessiz ve sakin sonra birden değişiyor her şey. Sonra da kopuyor aileden. Bastırılmış çocuklar da oluyor. Bir eğitimci Türkiye’ye gelmişti. Bir eğitim kurumunu ziyaret ediyor, orada bakıyor çocuklar mum gibi. Yöneticiler takdir beklerken o eğitimci diyor ki ‘Siz yanlış çocuk eğitmişsiniz. Bu çocuklar hiç soru sormuyor ki’ diyor. ‘Çocuklar hiç farklı fikir üretmiyor. Hep tek tip çocuk yetiştiriyorsunuz’ eleştirisinde bulunuyor. O nedenle eğitimde çocukları keşfedici insan, zihinsel, eleştirisel itiraz yapıp sorgulayacak şekilde yetiştirmek gerekiyor. Okullar kışla gibi şu anda. Eğitimimizde kışla kültürü hâkim. Doktrinel bir eğitim var. Hiçbir şey sorgulanmıyor.” diye konuştu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğa buyurgan yaklaşımın çocuk tarafından haksız saldırı olarak algılandığını ve çocuğun içine kapanmasına, ergenlikten sonra da öfke patlamaları yaşayabileceğini söyledi.

Çocuğa uzun vadeli düşünme becerisi öğretilmelidir

Çocukların 12 yaşından önce her şeyi kısa vadeli düşünmeye eğilimli olduklarını, ergenlikten sonra ise yavaş yavaş orta ve uzun vadeli düşünme becerisi kazandıklarını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan,  “Uzun vadeli düşünme becerisi, stratejik düşünce, stratejik hedef belirleyip plan yapma becerisidir. Çocuk stratejik hedef planını bilmiyor ki ergenlikten sonra öğreniyor. Bunu o çocuğa öğretmek gerekiyor.” dedi.

Çocuklar geleceğe de hazırlanmalı

“Kısa vadeli hedeflerle yaşayan ve duygularla hareket eden bir kimse anı yaşa der. Hâlbuki o ‘Anı yaşa değil anda yaşa’dır” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuklarda geçmiş ve gelecekle ilgili hiçbir proje yapılmıyor. Çocuklar için gelecek projeksiyonu çalışılması lazım. Mesela çocuğa gelecekteki meslekle ilgili hedef koymak için motivasyon oluşturmak gerekiyor. Motivasyon oluşturmak için de onda istek uyandırmak lazım. İstek uyandırmak için de ihtiyaç hissettirmek lazım.” diye konuştu.

Zaman yönetimi öğretilmeli

Çocuğu hayata hazırlamak için zaman yönetiminin öğretilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Geniş imkanlar içerisinde büyüyen çocuk tembelleşiyor. Çocuk konformist oluyor ve çalışma isteği gelmiyor. Ailesinin ekonomik durumuna güveniyor, ihtiyaç hissetmediği için de motivasyon olmuyor.” dedi.

Teknoloji de dopaminizmdir…

Dijital oyunların beyinde dopamin etkisi oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sigara bağımlılığında aşırı nikotini beyin hücreleri ihtiyaç gibi talep ediyor. Buna haz, ödül yetmezliği deniliyor. Bağımlılıkta dopamin beklenen ödüllerle değil de beklenmeyen ödüllerle geliyor. Bu oyunlar da aynı özelliğe sahip. Beyin merak, hayret ve dopamin beklentisiyle oyuna kaptırıyor kendini. Teknoloji de dopaminizmdir. Dijital teknolojinin en büyük riski beyindeki dopaminin kolay salgılanması ve bağlamasıdır.” dedi.

Takdir, onay ve övgü sözleri dopamin salgılatıyor

Çocuğun beyninde en çok dopamin salgılatacak şeyin oyunlar değil, anne ve babadan alacak takdir, onay ve övgü sözleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bizim kültürümüzde de anne ve baba o sözleri pek söylemiyor. Çocuğun kişiliği övülmemeli. Kişiliği övülürse çocuk kibirli ve narsist olur ama davranış ve çabaları övülmeli. Çocuğun kişiliğini eleştirmeyeceksin.” dedi.

Duygusal temelli paylaşımlar çocuk için çok önemli

Çocukla beraber zaman geçirmenin önemini de vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan,

“Beyinde kalıcı öğrenmeyi sağlayan şey, beş duyuya hitap eden şeylerdir. Dijital oyunlar sadece görme duyusuna hitap ediyor. Birçok birlikte yaşanmış hikâyeler, birlikte yaşadığımız hayat olayları çok kalıcı oluyor. Beynimizde hayat senaryoları yazılıyor. Anne ve babanın zihninde ne kadar çocuk hayat senaryosu varsa o kadar mutlu olurlar. Zihin haritamızda çocuğumuzla ilgili olumlu hayat senaryosu azsa o çocuk evden kaçar. Bunun için duygusal temelli paylaşımlar yapmak önemlidir.” dedi.

‘Sevgi + Dürüst İlişki = Güven’

Çocukta güvenin oluşması için sevgi ve dürüst ilişkiye ihtiyaç bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, evde kurallı bir ortam oluşturulması gerektiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı:

“İlişkilerde güvenin bir özelliği vardır. ‘Sevgi + dürüst ilişki = güven’ oluşuyor. Güven kar yağışı gibidir. Kararlı ve devamlı şekilde yağan kar tutar. Disiplin de öyledir, nasihat de öyledir. Yavaş ve devamlı olursa tutar. Birden bire aşırı doz çocuğa verilirse tesir etmez. Oturup saatlerce güvenlik konferansı verseniz tesir etmez çocuğa. Bu güven yaşantılarla örnek olaylarla oluşur. Suçlar, yargılanmalar olunca çocuk savunmaya geçiyor. Dürüstlük kadar tutarlılık da önemlidir. Bir gün evet bir gün hayır dersen, anne farklı baba farklı derse güven oluşmaz. İçinde sevgi olan disiplin lazım. İçinde sevgi olacak, disiplin olacak, bir de kararlılık olacak. Evi kurallı ortam yapacağız. Çok kurallı olursa sabun gibi kaçar gider. Çok gevşek olursa o da kaçar gider. Evde tatlı kurallar olacak.”

Okunma : 3159

ÜHA

 

İlgili

05 Eylül 2016
"Psikiyatrist" içerisinde
18 Haziran 2019
"Kişisel Haberler" içerisinde

Haberler

Foto Galeri