Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi iş birliğinde gerçekleştirilen Aileler Üniversitede Projesi, Gaziantep’te de hayata geçiriliyor. Gaziantep Valiliği desteğiyle Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi arasında yapılan iş birliği kapsamında gerçekleştirilen projenin ilk dersini Prof. Dr. Nevzat Tarhan verdi. Küresel anlamda bir medeniyet krizinin yanı sıra pandeminin getirdiği bir başka krizin de olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Krizler zincire benzer. Zincirin en kuvvetli halkası zincirin en zayıf halkasıdır. Bu zayıf halka da aile olarak görünüyor şu an küresel olarak. Bu iki kriz de aileye zarar verecek gibi görünüyor. Zayıf halkayı kuvvetlendirirsek krizin verdiği zararlara karşı da önlem almış oluruz” dedi.
İstanbul Valiliğinin desteğiyle Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi iş birliğinde ilk olarak İstanbul’da hayata geçirilen Aileler Üniversitede Projesi, şimdi Gaziantep’te uygulanmaya başlandı. Gaziantep Valiliği’nin desteğiyle Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile imzalanan protokolle hayata geçirilen proje kapsamında Gaziantep’te ihtiyacı olan gençlere, evlilik hayatına hazırlanan çiftlere ve ailelere eğitim verilmeye başlandı.
Başkan Fatma Şahin: “Zamanın ruhu en çok aile ve aile değerlerini etkiliyor”
Pandemi tedbirleri nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilen programın açılış konuşmasını yapan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, büyük bir küreselleşmeyle karşı karşıya olunduğunu hatırlatarak “Zamanın ruhu en çok aileyi, aile değerlerini etkiliyor. Dijitalleşme, göç gibi yaşanan sosyolojik birtakım değişimler de ailenin sorun alanlarını değiştiriyor. Yönetilmeye muhtaç ciddi bir sorunla karşı karşıyayız, eğer yönetilmezse de büyük bir toplumsal sorunla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Aslında başlık bile her şeyi ifade ediyor. Çünkü bilinçli birey her şeyin başı. Burada bireyi bilinçlendirmek için eğitim şart, eğitici eğitimi şart. Uzmanlar tarafından bu işin nereye gittiğini gösteren bilgilendirmeler çok mühim. Çünkü birey bilinçlendiği zaman, sağlıklı bir aileye dönüşüyor” dedi. Projede emeği geçen herkese teşekkür eden Fatma Şahin, “Bu iş gönüllülük istiyor, emek istiyor, uzmanlık istiyor, gayret istiyor. Bir derdin varsa, bu işlerle uğraşırsın. Bu derdi olanlarla birlikte olmaktan, bir aileye bir insana dokunmaktan, gönlüne dokunmaktan derdine çare olmaktan, derdiyle dertlenmekten daha güzel ne olabilir insanlık için, bizler için. O yüzden her birinize müteşekkirim” dedi.
Dr. Hüseyin Hazırlar: “Aile toplumumuzun mihenk taşıdır”
Gaziantep Müftüsü Dr. Hüseyin Hazırlar da projenin çok önemli olduğunu belirterek “Bizim millet olarak, toplum olarak en güvenli sığınağımız hiç şüphesiz ailedir. Çünkü aile malumunuz bir anlamda bizim medeniyetimizin nüvesi, toplumumuzun mihenk taşıdır. Dolayısıyla daha iyi bir hayat için muhtaç olduğumuz temel değerler, biz öncelikle ailede elde ediyoruz, orada hayat buluyor bizim temel değerlerimiz. Dolayısıyla oradan alacağımız sevgi ve muhabbet bütün topluma ve dünyaya huzur yayacaktır. Dolayısıyla aileyi güçlendirmemiz, aileyi bilinçlendirmemiz bu eğitimlerle son derece önemli. Ben saygıdeğer bakanımıza bu konudaki hassasiyeti, desteği ve duyarlılığı için gönülden teşekkür ediyorum. Bugün çok kıymetli rektörümüzü dinlemekten, onların bu projeye ortak olmalarından bizler de ziyadesiyle mutluyuz” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan ilk ders: “Zor Günde Aile”
Türkiye’nin dört bir yanından hatta yurt dışından da yoğun katılımın olduğu seminerde Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Zor Günde Aile” başlıklı ilk dersi verdi.
Derse kısa bir açılış konuşmasıyla başlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sayın bakanımızın dediği gibi neden bu konuda bu kadar dert ettik? Gerçekten dert ettik ve bizdeki kadro da o kadar heyecanla, şevkle insanların dertlerine dokunmak için çabalıyorlar. Şu an İstanbul’daki projede ikinci etabı valiliklerle ve kaymakamlıklarla sürdürüyoruz. Beklediğimizden çok daha iyi bir katılım oldu. Beyaz gruptaki 18 yaş altı çocuklardan bu kadar ilgi ve dikkatle takip etmelerini beklemiyorduk. Evlilik öncesi pembe grubun, evlilikle ilgili ufak tefek sorunlar yaşayan turuncu grubun ve kırmızı grupta klinik vaka noktasına gelmiş çift terapisine ihtiyaç duyan katılımcıların büyük heyecanla, dikkatle dinlediklerini gördük. Onların ruhlarına dokunduğumuzu hissettik ve çok faydalı olduğunu gördük. Bu bizim motivasyonumuzu da artırdı” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Orta ve uzun vadeden geçtik kısa vadede yapılması gerekenler var!”
“Bu konu gerçekten çağın ihtiyacı olan bir konu” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dünya nereye gidiyor? Biz şu an sahada çalışanlar olarak krizin öncüllerini görüyoruz. Onun bazı işaretlerini alıyoruz, bir fırtına geliyor. Buna karşı ümitsiz ve karamsar olmadan neler yapabileceğimizi sunacağım. Zor günden ne anlayacağız? İki türlü zor gün var. Küresel olarak gelen ve aile ilgili değerlerdeki hızlı bir dönüşüm. Aile sosyolojik bir yapıdır, o yüzden dönüşümler yavaş olur genellikle. Fakat 60’tan sonraya baktığımız zaman çok hızlı değişim oldu. Normalde 300 yılda olmayacak değişimler 30-40 senede oldu. Böyle bir dönemdeyiz. Onunla ilgili bir şeyler yapılması gerekiyor. Artık orta ve uzun vadeden vazgeçtik kısa vadede yapılması gerekiyor. Bunun farkına vardık ve o yüzden üzerinde duruyoruz. İkinci zor gün de pandemi. İkisi bir araya geldi” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Küresel olarak en zayıf halka aile olarak görünüyor”
Dünyada etkili olan iki krizden söz edilebileceğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu krizlerden en fazla aile kurumunun etkileneceğini kaydederek şunları söyledi: “Küresel anlamda medeniyet krizi var. Diğeri de pandeminin getirdiği kriz. Krizler zincire benzer. Zincirin en kuvvetli halkası aslında zincirin en zayıf halkasıdır. Bu zayıf halka da aile olarak görünüyor şu an küresel olarak. Bu iki kriz de aileye zarar verecek gibi görünüyor. Zayıf halkayı kuvvetlendirirsek krizin verdiği zararlara karşı da önlem almış oluruz. Türkiye’de 2001 ile 2018 arasında yapılmış evlilik sayılarını gösteren bir epidemiyoloji çalışması yapılmış. 2001’de 544 bin evli var, 2018’de 553 bin. 17 senede 1,6 artış olmuş sadece. Aynı dönemde boşanmada yüzde 54 artış olmuş. Başka bir istatistikte 1994’ten 2016’ya kadar dönemde hane büyüklüğü bilgilerine yer verilmiş. Aile yapısında yaşanan çarpıcı değişimler, tek kişilik hanelerin ve tek ebeveynli ailelerin artışı, hane büyüklüğünün küçülmesi, kırılgan hane sayısında artış istatistiklerine yer verilmiş. Tek kişilik aileler 1994’ten başlayarak 2016’da iyice artmış. Daha sonra 2, 3, 4 kişilik aileler artmış. 5 kişilik ailelerde azalma görülüyor. Yüz aileden yaklaşık 50’si otuz yıl önce 5 kişilik aileymiş. Ama şimdi yüzde 25’i 5 kişilik aile. Tek, iki ve üç kişilik aile kavramı ortaya çıktı. İki kişilik aileler de büyük çoğunlukla parçalanmış aileler oldu. Toplumun üçte birinin şu anda böyle bir sorun yaşadığını söyleyebiliriz.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Yalnızlık, modernizmin kâbusu”
Manchester Üniversitesi’nin 2018’de yaptığı yalnızlık araştırmasına değinen Tarhan, “Bu çalışmada şaşırtan bir sonuç çıkıyor. 16-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 40’ı yalnız hissediyor. 75 yaş üstü ileri yaştakilerin yüzde 27’si yalnız hissediyor. 8.5 milyon İngiliz evde yalnız yaşıyor diye yalnızlıktan sorumlu bakanlık kurulmasıyla ilgili 2018’de başbakanlık ofisi açıklama yaptı. Yalnızlık modernizmin kâbusu olarak karşımıza çıkıyor. Bu da aile bağlarının zayıfladığını gösteriyor.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocuklar artık birbiriyle temas etmiyor”
ABD’de 1950’den 2000’e kadar insanların mutluluk ve ortalama kişi başı gelir artış seviyelerinin ölçüldüğünü, gelir artışı 1950’lerde 20 puan seviyesindeyken 2000’de 35 puan seviyesine çıktığını kaydeden Tarhan, “2020’yi düşünürsek iyice yükselmiş olduğunu söyleyebiliriz. Mutluluk puanının da azaldığını görüyoruz. Maddi refah yükselmesine rağmen psikolojik ve manevi refah yükselmiyor. Bir başka istatistikte ergenlik dönemindeki gençlerin birbirlerine ayırdığı zamanlar tespit edilmiş. 80’li yıllardan 2015’e kadar bir veri ortaya konmuş. 90’lı yıllarda gençler yüzde 50 oranında arkadaşa ihtiyaç duyarken 2015’te bu ihtiyaç oranı yüzde 15-20’lere düşmüş. Bu da çok ciddi bir sorun. Çocuklar artık birbirleri ile temas etmiyorlar” dedi. “Dijitalin tek iletişim haline gelmesi sonucunda çocuklar sorunlarla geliyorlar” uyarısında bulunan Tarhan, “Aileler çocuklarının yalnız kaldığını, arkadaşı olmadığını söylüyor. İncelediğimizde çocuk genetik olarak sorunlu değil ama yetiştirilme hatalarından dolayı bu gibi problemler oluyor. Bu becerilerin gelişmesinin riske girdiği bir döneme giriyoruz. Gençlerin birbirini görme oranı yüzde 20’lere düşmüş” diye konuştu.
Tarhan: “Kadına şiddette Türkiye ilk sırada…”
Son günlerde konuşulan kadın cinayetlerine de değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, OECD’nin 2019’da açıkladığı aile içi, aynı evde yaşayan kişilerin karşılaştığı şiddetle ilgili istatistikte Türkiye’nin ilk sırada yer aldığını belirterek “OECD ülkeleri arasında kadına yönelik şiddetin en yüksek olduğu ülke biziz. 2019 istatistiği bu. Biz bu kadar kadına yönelik şiddetle mücadeleye önem veriyoruz. Toplum önem veriyor, devlet önem veriyor, bir sürü yasalar çıktı, elektronik kelepçe çıktı. Fakat niye dünyada bu alanda ilk sıradayız. Fiziksel, cinsel şiddet ve samimi arkadaşlar arasındaki ömür boyu şiddet oranı. Türkiye’deki istatistikte 100 kişiden 38’i ömür boyu bir defa şiddet kurban olmuş. Amerika'da 36, Yeni Zelanda'da 35, 32, 32 gidiyor, İngiltere 29” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Batı’nın medeniyet krizine bizde de sık rastlıyoruz”
Batı medeniyetinin yaşadığı Kaliforniya sendromunun artık ülkemizde de görüldüğünü belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu sendromun dört özelliği var. İlki hedonizm yani haz felsefesini yaşam sebebi görmek. İkincisi egosantrizm, kişilik haline gelmiş şekli narsisizmdir. Yani kişi kendini özel, önemli, üstün görür, dünyanın merkezinde görür kendini. En önemli kendisidir sadece ve bu böyle der, ben önemliyim aile önemli değil der. Çocuklarım önemli değil, eşim önemli değil. Ben önemliyim der. Zihinsel haritasında böyle bir sıralama varsa, bu kişi benmerkezcidir ve hatta gibi kişilik haline geldiyse bu kişi narsistir. Üçüncüsü yalnızlık ve yabancılaşma ortaya çıkıyor. Son olarak da mutsuzluk ve depresyon görülüyor” dedi.
Hedonizmin gençlere ve insanlara yaşam hedefi olarak verilmesinin insanlığa çok büyük zararları olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dünya küresel olarak hedonizmin zorluklarını yaşıyor. Bu sürdürülebilir değil. Hedonizmin yaşam felsefesi seçilmesi modernizmin tarihsel yanılgısıdır” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Mutlu ailenin üç özelliği var”
Pandeminin beş özellik ve üç fırsat sunduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mutlu ailelerin üç özelliğe sahip olduğunu kaydederek “Psikolojik iyi oluşumuzu. Özgürlüğümüzü, bedeni rahatlığımızı bozdu. İnsan ilişkilerimiz, aile yaşantımız olumsuz etkilendi. Ölümün yakın olduğunu hissettik ama üç hediye verdi bize pandemi. Serbest zaman verdi. Aileyle birlikte zaman geçirmek. Bu aile için her zaman önerdiğimiz bir şeydi. Nebraska Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışmada mutlu ailelerin üç özelliği tespit edilmiş. Birincisi birlikte zaman geçirmek, ikincisi takdir, övgü ve onay sözlerinin çok kullanılması. Üçüncüsü de ortak kültürel değerlerin olması. Bu üç özelliğin olduğu ailelerin mutlu olduğu tespit edilmiş” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi insani değerlerin yeniden inşası fırsatını veriyor”
Pandemi sürecinin psikolojik sağlamlık ve olgunlaşma üzerinde etkileri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Pandemi terk ettiğimiz evrensel ve insani değerlerin yeniden inşası fırsatını veriyor. Eğer bu fırsatları kullanırsak pandemi kazanım haline dönüşebilir. Kullanmazsak pandemi bizim için hasarları daha fazla olacak. Er geç geçecek ama bunu en sağlıklı bir şekilde nasıl geçirebiliriz” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi psikolojik olgunlaşmayı artırdı”
Covid-19 pandemisinin başında Üsküdar Üniversitesi Yüksek Lisans öğrencilerinin 81 ilde 6 bin 318 kişinin katıldığı bir araştırma gerçekleştirdiklerini belirten Tarhan, psikolojik süreçlerin, algıların, kaygıların, korkuların yanı sıra olgunlaşmayı incelediklerini kaydetti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Olgunlaşmada, Travma Sonrası Büyüme Ölçeğinden aldığımız 6 tane sorumuz vardı. Algılar, kaygılar, korkular ve olgunlaşma başlığı altında toplandı. Bu araştırmada çıkan bazı sonuçlar yaşamda önem verdiğim şeylerin öncelik sırası değişti diyenlerin oranı %59 çıktı. Manevi konulara ilgim arttı diyenlerin oranı %49, zorlukları göğüsleyebileceğimi anladım diyenler %56, olayları olduğu gibi kabullenebiliyorum diyenlerin oranı %56 çıktı. İlişkilerime daha çok emek sarf ederek başladım %48, elimdekilerin kıymetini daha iyi anladım diyenler %74 oranında. Bu altı soru, insanın mutu ve huzurlu olması için, hayatta empati yapması için ve aile bireylerine daha çok zaman ayırabilmesi için gereken temel ihtiyaçlardır” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Bir çocuk hayatı ailede öğrendiği için aile çok önemlidir”
“Burada kesinlikle umutsuzluk ve karamsatrlığa düşmeyelim” diyen Prof. Dr. Tarhan, “Biz eğer doğru pozisyon alırsak kendimizi, çocuklarımızı, yakınlarımızı mutlu etmenin yollarını buluruz. Aile canlıdır. Örgütsel psikolojide birey küçük bir aile toplum da büyük bir bireydir. Aile kültürü, ailede paylaşılan değerler, yaşanan hayat senaryoları, normlar, varsayımlar, ritüeller, anlatılanlar, inanç sistemleri, dil ve rol modelleri kümesidir. Bir aile neden insanın gelişen yaşamında çok önemli? Çünkü çocuk hayatı ailede öğreniyor. Paylaşılan değerler orada, hayat senaryoları orada. Ailede birlikte zaman geçirme varsa hikayeler ortaya çıkıyor, anlatılar ortaya çıkıyor. Değerler ortaya çıkıyor. Çocuk bunu ileri hayatında geliştiriyor” dedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son olarak çocuğa ego ideali olarak iyi insan olmanın öğretilmesi gerektiğini belirterek “Bir çocuğun sadece zeki ve çalışkan olmasını istememeliyiz. Çocuklar bizim ayak izimizi takip eder. Çocuğa sözünde duran, dürüst iyi insan olmayı öğretmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Tarhan: “Empati değeri toplumda canlandırılmalı…”
Üsküdar Üniversitesi Televizyonu ÜÜTV 2’nci kanaldan da canlı yayınlanan programda katılımcıların sorularını da yanıtlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sevgi, iyi niyet ve gayretin olduğu evliliklerin yürüdüğünü söyledi. Empati değerinin ailede, toplumda canlandırılması gerektiğinin altını çizen Tarhan, aile ortamında çocuğa mutlaka sevgi verilmesini ve bunun gösterilmesi gerektiğini de vurgulayan Tarhan, “Çocuğa sevgi cömerti olunmalı. Çocuğa sevgi vermedikçe ondan sevgi alınamaz. Empati değeri öğretilmeli ve toplumda canlandırılmalı.” Dedi.
Okunma : 2618
ÜHA