Boşanmaların büyük bir kısmında nedenin aldatma olduğunu dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, erkeğin genetik olarak poligamik, kadının da monogamik olarak eğiliminin fazla olduğuna dikkat çekti. “Bu, erkeği aldatma eylemini gerçekleştirmeye daha yatkın yapıyor ama haklı yapmıyor.” Diyen Tarhan, kadının monogamik eğilimleri daha fazla olduğu için evliliği devam ettirebilmesinin biyolojik temeli olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, evlilikteki en temel yükümlülüklerden birinin ‘sadakat yükümlülüğü’ olduğunu belirterek, aldatmayı ‘sadakat yükümlülüğüne uymamak’ olarak tanımladı.
“Bir kişi ‘Hem evlenirim hem kafama göre yaşarım’ diyorsa zaten sadakat yükümlülüğü yoktur. O kişide evlilik olgunluğu da yoktur. Böyle kişilere evlenmemelerini öneriyoruz, çünkü yapamaz evliliği.” diyen Prof. Dr. Tarhan, bu kişilerin yetiştireceği çocukların da sağlıklı olamayacağını ifade etti.
ABD’deki boşanma sebeplerinin yüzde 90’ı aldatma…
Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:
“Genellikle fırtınalı evliliklerin en büyük sebebi; aldatmalar… Aldatmalar şu anda modernizmin kâbusu durumunda. Küresel olarak ciddi bir şekilde artış var. Bu da evlenme isteğini azalttı. Evlilik dışı yaşantıyı ortaya çıkardı. Nikahsız beraberlikleri ortaya çıkardı. ABD’deki boşanma sebeplerinin yüzde 90’ı resmi kayıtlarda aldatma gözüküyor. Türkiye’de bu rakam yüzde 10 bile değil. Çünkü gerçeği yansıtmıyor. Şiddetli geçimsizlik, ruhsal uyumsuzluk gibi şeyler söyleniyor. Çünkü bizim toplumumuzun kabul etmediği bir durum olduğu için… Bu şekilde, anlaşmalı boşanma şekilde hızla bitiriyorlar.”
Erkek genetik olarak poligamik
Bazı kişilerin aldatmaya meyilli olmadığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, erkeğin genetik olarak poligamik, kadının da monogamik olarak eğiliminin fazla olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Tarhan, şunları kaydetti:
“Poligamik yani çok kişiyle beraber olma… Çünkü milyarlarca sperm yapıyor bir erkek hayatı boyunca. Ama kadının yumurtalık sayısı 400 tane. Bu biyolojik olarak da insanın neslinin devamı için de poligamik olması, biyolojik bir mekanizma olarak yaradılıştan var olan bir şey. Bu, erkeği aldatma konusuna daha yatkın yapıyor ama haklı yapmıyor. Erkeğin bu konuda daha büyük riski var, sadakati uygulama noktasında. Kadının böyle durumlarda monogamik eğilimler daha fazla olduğu için evliliği devam ettirebilmesinin biyolojik temeli de var.”
İnsanın mutluluğu için de sadakat şart
“İnsanın mutluluğunda ideal olan, tek kişiyle ömür boyu sadakate dayalı bir ilişki kurabilmek.” diyen Prof. Dr. Tarhan, ‘Ben feminizm savaşçısıyım’ diyen bir hanımefendinin ‘Bir kadının konforu nerededir?’ sorusuna ‘Bir erkeğe ömür boyu sadakate bağlı ilişki’ dediğini de ifade etti.
“Eşleşme ayrı, evlilik ayrı. Eşleşme biyolojik, evlilik kültürel.” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kültürel olduğu için evliliğin üçte birinde biyolojik etkilerin yani hormonların, evliliğin kalanının da sosyal öğrenme ve kültürel olduğunun altını çizdi. Sevme eğiliminin nesnesinin de kültüre göre değiştiğini, kiminin doğayı, kiminin parayı, kiminin gücü, kiminin karşı cinsi, kiminin de yaradanı sevdiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Sevme duygusu temelde iki tarafta da var ama bu sevme duygusunu çiftler birbirine yöneltebiliyorsa eğer bunu başarabiliyorlar.” dedi.
Riskli davranışlar yönetilebiliyor
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir kişi eğer evlilik olgunluğuna sahipse riskli davranışını yönetebildiğine dikkati çekerek, “Mesela eşine sadakatsizlik yapmıyor ama iş hayatında riske giriyor, sosyal hayatta riske giriyor. Evlilik bağlarını sürdürerek bunu yapabiliyor kişi. Bunun için böyle durumlarda bu riskli davranışın hangi alana kayacağı kişinin özgür iradesine bağlı. Onu toplum, kültür, aile öğretiyor.” diye konuştu.
Güvenli bağlanmanın önemine de vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, evlilikte bağlanmayı yönetebilmenin, evliliği yönetebilmek olduğunu da anlattı.
“Pornografi ile uğraşıyorsa, bu sanal sadakatsizliktir”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aldatmanın çeşitlerine de değinerek, şöyle dedi:
“Dört beş çeşit aldatma vardır. Duygusal sadakatsizlik var, cinsel sadakatsizlik var, hem duygusal hem cinsel sadakatsizlik var. Bir de yeni olarak internet sadakatsizliği çıktı, sanal sadakatsizlik. Sanal sadakatsizlikte mesela ne oluyor? Pornoya giriyor. Pornografi ile uğraşıyorsa, bu bir sanal sadakatsizliktir.”
Prof. Dr. Tarhan, evlenen kişilerin ilk başta birbirlerine iyice bağlı olarak evlendiklerini, sonra kadının kendini çocuğa, erkeğin de işe verdiğini ve aradaki bağın zayıfladığını, duygusal mesafenin açıldığını belirterek, şunları kaydetti:
“Bir araya gelip gidiyorlar, aynı evde ama duygusal mesafe açılıyor. Mesela bu mesafe açılınca soğuma oluyor. Soğuma olduğu zaman o mesafeyi kapatmazsa kişi, duygusal olarak kendini özellikle kadınlar yalnız hissetmeye başlıyor. Eşinin sadakatini sorgulamaya başlıyor. Kıskanç bir tipse kadın veya erkek bu sefer telefonlarını kontrol ediyor. Her şeyi kontrol ediyor, hiçbir şey olmadığı halde korktuğu şeyi davet ediyor. Devamlı bu korku ile yaşarsa, korktuğu şeyi davet ediyor, bunu kendini gerçekleştiren kehanet diyoruz.”
Erkek beyni farklı, kadın beyni farklı çalışıyor
Sadakatsizlikte erkek beyni ile kadın beyninin farklı çalıştığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, cinselliğin ve erotizmin erkek dünyasında daha ön planda olduğunu, kadın dünyasında ise romantizmin ön planda bulunduğunu söyledi.
Tek gecelik beraberliklerde erkeğin unutup, ilgilenmediğini, kadının ertesi gün telefon beklediğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Genellikle avcı erkekler romantizm verirler, erotizm isterler. Mesela avcı kadınlar da erotizm verirler, romantizm isterler. Denge sağlıyor ama işte erkek ile kadını birbirine bağlayan şey bu aslında.” dedi.
Kişilerin ‘Boşanma kararı almadan önce evliliğin devam etmesi için elimden geleni her şeyi yaptım’ diyebilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Evlilik mertebesi, bireyler kutsal değildir ama aile yaşamı kutsaldır. Kendini güvende hissettiği alandır.” ifadesinde bulundu.
Evlilikle ilgili kavramların değiştiğini, modernizmin evlilikle ilgili önem ve öncelikleri değiştirdiğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, haz odaklı bir yaşam felsefesinin ortaya çıktığını, bazı insanların da hazları olmadan evin verdiği o huzur için evliliğini sürdürdüğünü söyledi.
Haz geçici, huzur uzun vadeli…
Haz duygusunun geçici, huzurun ise uzun vadeli olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “En doruk haz duygu olan orgazm en fazla 8 dakika sürüyor. Yani onun için geçici. Hazlar hep geçicidir, huzur ve esenlik kalıcıdır, uzun vadelidir.” dedi.
Evlilikle ilgili 2 karar olduğunu, bunların birinin evlenme, diğerinin de boşanma kararı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Anne babadan boşanma olmuyor çünkü karı kocadan boşanma oluyor. Çocuklara annelik ve babalık devam ediyor. Bu nedenle çocukların iyiliği için anne babanın beraber bir araya gelebilmesi lazım. Yani çocukların iyiliği için bir araya gelebilen boşanmalar daha sağlıklı bir boşanma oluyor” diye konuştu.
Okunma : 1652
ÜHA