Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Gelişim, zorluklarla yüzleştiğimizde başlar”

11 - Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar12 - Sorumlu Üretim ve Tüketim16 - Barış Adalet ve Güçlü Kurumlar17 - Amaçlar İçin Ortaklıklar3 - Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam4 - Nitelikli Eğitim

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Gaziantep Prof. Dr. Mehmet Görmez Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ile bir araya geldi. Tarhan, gençlere hayat ve kariyer yolculuklarına dair önemli tavsiyelerde bulundu. Bu dönemde bilgiye hızlı ulaşıldığını söyleyen Tarhan, yapay zekanın iyi, doğru ve güzel amaçlarla kullanılması gerektiğini ifade etti. Gençlerin kendilerini sürekli geliştirmeleri gerektiğini vurgulayan Tarhan, eğitimde ilim ile irfanın bir arada olması gerektiğine de dikkat çekti. Zora talip olunmadan başarılı olunamayacağı, gelişimin zorluklarla yüzleşmekle başladığının altını çizen Tarhan, zorlukların bir gelişme fırsatı olduğunu dile getirdi. 

Üsküdar Üniversitesi NP Sağlık Yerleşkesi İbni Sina Oditoryumunda gerçekleşen söyleşiye Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Koçak, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Türker Tekin Ergüzel, Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Yöneticisi Sadık Paksoy başta olmak üzere öğrenciler ve eğitimciler katıldı. 

Söyleşinin moderatörlüğünü ise Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Yöneticisi Sadık Paksoy üstlendi. 

Prof. Dr. Hikmet Koçak: “Bilgiyi derinlemesine anlamak, doğru kullanmak daha çok emek istiyor”

Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Koçak, Gaziantep’ten gelen öğrencilere selamlama konuşması yaptı. Koçak; “Sizler din bilimleriyle fen bilimlerini bir arada öğrenme ve bu iki alanı birlikte değerlendirme imkanına sahip özel bir eğitim ortamındasınız. Bu anlamda sizleri tebrik ediyorum. Bu durum aynı zamanda büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Çünkü temsil ettiğiniz değerler adına iyi olmak zorundasınız. Buradaki iyiden kastım kendinizi en iyi şekilde yetiştirmeniz, sürekli geliştirmeniz ve donanımlı bir birey olarak topluma çıkmanızdır. Özgüveni yüksek, sağlam bir şahsiyet olarak hayata atılmalısınız. Elbette sizler biraz daha şanslısınız. Çünkü bilgiye erişiminiz hızlı ve kolay. Yanınızda rehberlik eden öğretmenleriniz, kaynak kitaplarınız, teknolojik imkanlarınız var. Ancak bu avantajlarla birlikte yarışınız da daha zor. Günümüz dünyasında bilgiye ulaşmak kolaylaştı ama bilgiyi derinlemesine anlamak, doğru şekilde kullanmak daha çok emek istiyor. Bu zorluk sizi yıldırmasın aksine size güç versin. Belki bugün burada öğrenci sıralarındasınız ama inşallah yıllar sonra bu kürsülerde siz oturacaksınız, siz konuşacaksınız. Bugünkü gayretiniz yarının başarısını belirleyecek. Ben hem sizleri hem de sizleri yetiştiren kıymetli hocalarınızı gönülden tebrik ediyorum.” dedi. 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İnanç sistemlerinden akla en uygun olanı tevhit inancıdır”

Pozitif psikoloji eğitiminin derslerin içine entegre edilebileceğini dile getiren Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Bir yerde bir ihtiyaç varsa ve çare de mevcutsa, çözüm er ya da geç bulunur. İmam Gazali Hazretleri, 10. yüzyılın yıldızı, o çağın güneşi gibiydi çağı aydınlatmıştı. Biz şimdi o çağa dönüp onun öğrettiklerini sadece dipnot olarak alarak bugüne çözüm aramaya çalışırsak geçerli bir yöntem olmaz. Bunun yerine İmam Gazali Hazretlerini bugüne getirelim. Günümüz şartlarında o ne derdi diye düşünerek hareket edelim. Böyle olursa geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurabiliriz. Bugün pozitif psikoloji ve çoklu zeka uygulamaları tamamen Doğu bilgeliğinden, Anadolu irfanından, Mevlana’dan alınmış. Bunları sistematize etmiş, bir metodoloji oluşturmuş ve adına ‘pozitif psikoloji’ demişler. Şu an değerler eğitimi genellikle bir konferansla ya da ayrı bir ders olarak veriliyor. Bu da gençlerde, ‘Bu benim ne işime yarayacak?’ düşüncesi oluşturuyor ve onları öğrenmeye kapatıyor. Oysa bu eğitim proje liselerinde, fen liselerinde matematikten fiziğe kadar tüm derslerin içine entegre edilebilir. Şu anda pozitif bilimlerle din bilimlerinin aynı hakikatten beslendiği ortaya çıkıyor. Matematiksel aklımız da bunu söylüyor. Hakikate ulaşmanın dört yolu var. Birincisi deney ve gözlem, ikincisi akıl yürütme, üçüncüsü rasyonel sezgi dördüncüsü de rasyonel inanç. Rasyonel inanç akla uygun inançtır. Şu anda dünyada 4 bin 300’e yakın din var ve hepsi en doğru benim diyor. Bu inanç sistemlerinden akla en uygun olanı tevhit inancıdır. Bilimin geldiği bu noktada bunu anlatmak artık çok daha kolay.” diyerek sözlerine başladı. 

“Gençler şu anda inanç kayması yaşıyor”

Küresel ölçekte yaşanan inanç kaymasına değinen Tarhan; “Gençler şu anda inanç kayması yaşıyor. İmam Hatip’te okuyan gençler bu anlamda şanslı. Çünkü küresel ölçekte yaşanan inanç kaymalarına karşı bir altyapıyla yetişiyorlar. Ancak sosyal hayata atılıp mezun olduktan sonra özellikle farklı ortamlarda yer almaya başladıklarında karşılarına çıkacak sorulara ne cevap verecekleri önemli hale geliyor. Güzel bir söz vardır, ‘Tek kanatlı kuş uçmaz ilimle irfan birleşmeli.’ derler. Yani maddi birikimle manevi birikim aynı anda kazanılmalı. Bugünün dünyasında buna ihtiyaç var. Gençleri bekleyen iki büyük tehlike var. Biri egoizm yani enaniyet diğeri sekülerizm yani dünyacılık. Biri inançla diğeri sosyal hayatla ilgili. Sekülerizmin etkisiyle bu çağda insanlar ahireti unutarak yaşıyor. İnsanlık tarihinde hiç bu kadar Allah’ın ve ahiretin unutulduğu bir dönem yaşanmadı. Bu duruma ahir zaman alameti de deniyor. Gerçekten böyle bir dönemdeyiz. Ben diyorum ki temel dini görevlerini yerine getiren, farzlarını yapan, büyük günahlardan kaçınan bir genç bu çağda âdeta eski zamanın evliyası gibidir. Çünkü bugün bunu başarabilmek, avucunda ateş tutmak kadar zordur. Nitekim ‘Ahir zamanda iman, avuçta ateş tutmak gibidir.’ denir. Biz tam da o zamandayız.” ifadelerini kullandı. 

“Onu olumlu yönde kullanmak bizim elimizdedir”

Yapay zekanın yaptığı dönüşümden bahseden Tarhan; “Yapay zekâ ve internet, matbaanın ve elektriğin yaptığı etki kadar büyük bir dönüşüm yapıyor. Üstelik bu dönüşüm çok hızlı bir şekilde yayılıyor. Her teknoloji gibi yapay zekâ da bizatihi tarafsızdır. Onu olumlu yönde kullanmak bizim elimizdedir. Doğruyu anlatmak, fayda sağlamak için kullanıldığında büyük fırsatlar sunar. Psikolojide buna self transcendence yani benliği aşma denir. Maslow’un psikososyal ihtiyaçlar hiyerarşisinde uzun yıllar boyunca en üst basamak kendini gerçekleştirme olarak görülüyordu. Ancak Maslow’un ölümünden sonra 2017’de yayınlanan bir çalışmada yeni bir basamak eklendi. Self transcendence, yani kendini aşma. Bu aslında insanın en temel ruhsal ihtiyacıdır. Kapitalist sistem bu yaklaşımı benimsemiyor çünkü sistem sürekli tüket diyor. Ne kadar çok tüketirsen, o kadar çok kazanılır. Bu da bencilce bir küresel ahlakın ve popüler kültürün temelini oluşturuyor. İşte bu yüzden bu çağda yaygınlaşan bencillik ahir zaman alametlerinden biri olarak da değerlendiriliyor.” şeklinde konuştu.

“Bugünün taşlı yolları internet ve yapay zeka”

İyi niyetin yanında hesap verilebilirliğin de önemli olduğunu dile getiren Tarhan; “Hz. İsa, Filistin’de ortaya çıkıyor Roma’da küreselleşiyor. Neden böyle olduğunu araştırdım. Roma İmparatorluğu’nun meşhur taşlı yolları vardı. ‘Bütün yollar Roma’ya çıkar.’ sözü de buradan gelir. O dönemde sosyal, ekonomik, ticari ve askeri hareketlilik bu yollar üzerinden sağlanıyordu. Hz. İsa’nın takipçileri bu yolları kullanarak mesajlarını yaydılar. Sadece on bir kişiyle yola çıktılar ama o yollar sayesinde evrensel bir din haline geldiler. Onların yaptığı, hakikati anlatmak ve neticeyi Allah’tan beklemekti. Olmadıysa tekrar denediler ama hiçbir zaman pes etmediler. Bugünün taşlı yolları ise internet ve yapay zeka. Eğer bir idealimiz varsa bu yolları kullanarak hakikati anlatmamız gerekiyor. İnsanı koruyan şey yalnızca iyi niyeti değildir hesap verebilirliğidir. Zaten Fatiha Suresinde geçen ‘yevmiddin’ kelimesi de ‘hesap günü’ anlamına gelir. Eğer biz hesap verebilirliğimizi unutmazsak, teknoloji bizim için bir amaç değil bir araç olur. Ancak teknolojinin tuzağına düşenler onu araç değil amaç olarak görenlerdir.” dedi.

“Gelişim, zorluklarla yüzleştiğimizde başlar”

Zorluklarla yüzleşildiğinde gelişimin başladığını belirten Tarhan; “Hz. Mevlana’nın hayatına baktığımızda üç şeyin bir arada olduğunu görüyoruz. İdealizm, realizm ve aktivizm. Bu üçü bir araya geldiğinde bir insan hem verimli hem de dengeli çalışabilir. Hz. Mevlana döneminde Şeyh Keramettin adında çok tanınmış bir zat vardı. Zenginler çocuklarını onun yanına gönderirdi. İyi yetişmiş disiplinli öğrenciler onun çevresindeydi. Hz. Mevlana’ya ise toplumun zor olarak gördüğü kişiler gelirdi sokaktan gelenler, sert mizaçlılar, toplumun dışladıkları… Bir gün Şeyh Keramettin, Hz. Mevlana’ya şöyle der ‘Senin yanına hep serseriler geliyor. Niye sen de benim gibi düzgün insanları eğitmeye çalışmıyorsun?’ Hz. Mevlana ise şu cevabı verir, ‘Ben, Allah’ın rızasının zoru başarmakta olduğunu düşünüyorum.’ Çünkü gerçekten zor olanla uğraşmak, insanda yetenekleri geliştirir. Kolay olanı herkes yapar ama zora talip olmak insanı dönüştürür. Şeyh Keramettin konforlu bir sistemde kaldığı için zamanın ruhunu yakalayamamıştır ama Hz. Mevlana zor olanı seçtiği için bir çağ açmıştır. Konfor alanında kalan büyük adımlar atamaz. Gelişim zorluklarla yüzleştiğimizde başlar. Bu süreçte huzurunuz kaçabilir ama sonunda çok daha yüksek hedeflere ulaşabilirsiniz.” ifadelerini kullandı. 

Toplumları çökerten üç büyük sorun!

Zihinsel dönüşüm olmadan sosyal dönüşüm olmayacağını belirten Tarhan; “Günümüzün en büyük hastalıklarından biri tembelliktir. Modern çağın sunduğu konfor, insanları hareketsizliğe sürüklüyor. Batı toplumları da bu hastalıkla yüzleşiyor. Biz tembellik tuzağına düşmezsek onları geçebiliriz. Bu çağda insanı tembelliğe götüren en büyük etkenlerden biri de nemelazımcılık. Yani görüp de umursamamak. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” anlayışı sadece bireyleri değil toplumları da çökertir. Toplumları çökerten üç büyük sorun var: Birincisi yolsuzluk, ikincisi hukuksuzluk, üçüncüsü de yoksulluk. Ben bu üçlüyü akılda tutmak için Y-H-Y kısaltmasını kullanıyorum. Eğer güçlüler zayıfları eziyorsa, yolsuzluk yayılıyorsa, adalet zedeleniyorsa, insanlar yoksullaşıyorsa ve toplum da tüm bunlara nemelazım diyorsa işte o zaman bir devletin sonu başlar. Bu üç hastalık ekonomi politikalarının değil sosyal politikaların sonucudur. Sosyal dönüşüm de zihinsel dönüşümle başlar.” şeklinde konuştu.

“Zora talip olmadan başarı gelmez”

Ön yargılardan vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Tarhan; “Bizi tembelleştiren, hedeflerimizden uzaklaştıran en büyük engel ön yargılarımızdır. ‘Nemelazım, zaten olmaz, ben kimim ki?’ gibi düşünceler bizi konfor alanına hapseder. Ön yargılarımızı aştığımız anda aslında kendimizi aşarız. Bu kolay bir yol değildir. Zora talip olmadan başarı gelmez. Düşe kalka ilerlemek gerekir. Karşımıza engeller çıkar taşlar döşenir. Bu engeller birer engel değil kamçıdır. Bizi geliştiren fırsatlardır. Psikolojide buna geliştiren travma denir. Yaşadığın zor bir olay seni yıkmazsa güçlendirir. Yeter ki doğru bakış açısıyla yaklaş. Tarihteki tüm başarı hikayelerine baktığınızda, ortak nokta hep aynıdır, zorluklara karşı vazgeçmemek ve hedefe inançla yürümek.” diyerek sözlerini sonlandırdı. 

Söyleşinin sona ermesiyle toplu fotoğraf çekildi.

Üsküdar Üniversitesini yakından tanıdılar…

Program sonunda öğrenciler, Üsküdar Üniversitesinin vizyonu ve sunduğu imkanlar hakkında daha yakından bilgi edinme fırsatı buldu. 

Üniversitenin akademik programları, laboratuvar olanakları, AR-GE çalışmaları ve öğrenci destek hizmetleri hakkında detaylı bilgi alan öğrenciler aynı zamanda sosyal ve kültürel faaliyetleriyle ilgili de bilgi sahibi oldu. 
 

Paylaş
Oluşturulma Tarihi19 Mayıs 2025
Güncellenme Tarihi20 Mayıs 2025