Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “En güzel hekimlik, duygu yönetimidir”

16 - Barış Adalet ve Güçlü Kurumlar17 - Amaçlar İçin Ortaklıklar3 - Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam12 - Sorumlu Üretim ve Tüketim

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kariyer Planlama Kulübü tarafından düzenlenen 1’inci Cerrahpaşa Kariyer Zirvesine katıldı. Tıp öğrencileriyle bir araya gelen Tarhan, “Akademide Liderliğe Giden Yol ve Psikiyatri” başlığında söyleşti. Tıbbın iki yönlü etik değeri bulunduğunu belirterek etik, niyet, samimiyet ve hesap verebilirliğin hem hekimlikte hem de liderlikte en önemli unsurlar olduğunu vurguladı. Sevgi ve duyguların dengeli yönetilmesi gerektiğini belirten Tarhan, en güzel hekimliğin duygu yönetimi olduğunu da ifade etti.  

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Amfiler Binası Ekrem Kadri Unat Amfisinde gerçekleşen programa tıp öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. 

“Tıp iki yönlü etik değeri bulunan bir meslek”

Tıbbi etik ve meslek etiği kavramlarına değinen Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Meslek ahlakı insanlık tarihinde ilk kez tıp mesleğinde tanımlanmıştır. Meslek etiği ayrı tıbbi etik ayrı kavramlardır. Tıbbi etik hastayla olan ilişkilerde, meslek etiği ise meslektaşlarla ve çalışma arkadaşlarıyla olan ilişkilerde kendini gösterir. Yani tıp iki yönlü etik değeri bulunan bir meslektir. Bu nedenle etik değerlerini kaybeden bir kimsenin sağlık alanında sağlıklı bir şekilde çalışması zordur. Aslında bu durum tüm meslekler için geçerlidir. Günümüzde liderlikle ilgili yapılan çalışmalara baktığımızda en çok aranan özelliğin etik değerler olduğunu görürüz. Niyet çok önemlidir. Niyetin nörobilimi diye bir kavram var. Bir insanda niyet ve samimiyet varsa karşı taraf bunu hisseder. İletişimin ve İslam psikolojisinin temeli de budur. Karşı tarafı ikna etmek istiyorsanız önce kendi niyetinizi ve amacınızı gözden geçirmeniz gerekir. Kişi önce kendisiyle yüzleşmeli, kendini arındırmalıdır. Kendiyle yüzleşebilen ve kendini arındırabilen, etik değerlere sahip olur.” diyerek sözlerine başladı. 

“En güzel hekimlik duygu yönetimidir”

Sevgi yatırımının dengeli yapılması gerektiğinin altını çizen Tarhan; “Narsistik yatırımınızı yani sevgi yatırımınızı tek bir şeye yapmayın. Mesela aşk, narsistik yatırımın tek bir şeye yapılmasıdır. Bu yüzden aşk elektriğe benzer, elektrik çarpar ama faturası sonradan çıkar. Sevgi yatırımımızı tek bir yere yönlendirmemeliyiz. İnsan sevgisini annesine, babasına, arkadaşlarına, toplumuna, vatanına, insanlığa ve yaratana yöneltir. Yani sevgi yatırımını dengeli dağıtmak gerekir. Sevgi yatırımını dengeli yapan kişi, birini kaybetse bile yaşamını diğerleriyle sürdürebilir. Bu nedenle sevgiyi, duyguları yönetmek yaşamımızda yönetmemiz gereken en önemli şeydir. Duygularınızı tek bir kişiye yüklerseniz ve o kişiden beklentiniz gerçekçi değilse bu sizi psikolojik olarak zorlayabilir. En güzel hekimlik duygu yönetimidir. Bu konuda duygu düzenleme çok önemlidir. Descartes’in Yanılgısı adlı kitabını da mutlaka okuyun.” ifadelerini kullandı. 

“İnsana en çok hata yaptıran şey hızlı düşünmektir”

Hesap verebilirlik ilkesinin önemini vurgulayan Tarhan; “İnsana en çok hata yaptıran şey hızlı düşünmektir. Bazı insanlar aklına ilk geleni yapar, son duyduğuna inanır. Böyle kişilerle tıpkı kedinin fareyle oynadığı gibi oynayabilirsiniz. Oysa biz daha çok geriden gelen daha liberal düşünen çocuklara, ‘Dur, düşün, yap’ paradigmasını öğretmeye çalışıyoruz. Ancak bazıları önce yapıyor sonra düşünüyor. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ADHD olanlarda da bu özellik görülür. Aslında bu kişinin kendi kişilik testidir. Kontrol mekanizması trafik lambası metaforuyla da anlatılabilir. Kırmızı dur, sarı bekle, yeşil geç. Karar vereceğiniz zaman da bu prensibi uygulamak gerekir. Mesela Kanuni Sultan Süleyman’ın başarısındaki sihirli kavram, sinirlendiğinde karar vermemek ilkesidir. Sinirlendiği anda değil duygusu yatıştıktan sonra karar verirmiş. Hesap verebilirlik, liderlikte çok önemli bir özelliktir. İnsanı koruyan şey iyi niyeti, çalışkanlığı ya da karizması değildir. İnsanı koruyan şey hesap verebilirliktir.” şeklinde konuştu. 

“Mutlaka bir akış duygusu olmalı”

Akış duygusuna dikkat çeken Tarhan; “İnsan, yaptığı bir işe kendini kaptırdığında zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsa orada psikolojik sağlamlık vardır. Böyle durumlarda kişi başarılı olur. Eğer ‘Aman zaman geçsin, ne olacak?’ diyorsa orada başarı gelmez. Yani mutlaka bir akış duygusu olmalı. Bir kimse yaptığı işe kendini kaptırabiliyorsa, o işi seviyor demektir. Mesela bir anne çocuğuyla ilgilenirken ya da bir insan sevdiği işi yaparken zamanın nasıl geçtiğini fark etmez. İşte meslek seçimi de böyle olmalıdır. ‘Bu iş beni daha iyi hissettirir, mutlu eder. Hem mesleğimi en iyi şekilde yapmamı sağlar hem de beni besler.’ diyebilmek gerekir. Kahneman’ın bahsettiği kitapta da bu konuya değiniliyor. Kapitalist sistem insanı homo economicus yani ekonomik varlık olarak tanımlar. Oysa insan gerçekte homo psychologicustur. İnsan, büyük kararlarını sadece kar zarar hesabıyla değil kendini güvende hissettiği ve sevdiği alanlarda verir. İnsan sevdiği ve güvende hissettiği alanlarda daha çok risk alır, sevmediği ve güvenmediği alanlarda risk almak istemez.” dedi.

“Duygusal liderliği hastaya kaptırırsanız, terapi süreci kontrolünüzden çıkar”

Sempatik iletişim yerine empatik iletişimin olması gerektiğini belirten Tarhan; “Bir kategorik düşünce vardır bir de stratejik düşünce. Kategorik düşünen kişi, bir problemle karşılaştığında o problemi sanki sıkıcı bir hikaye dinliyormuş gibi algılar. Zor bir insanın hayatını dinler ama o an aslında orada değildir. Psikiyatrik hekimlikte empatik dinleme çok önemlidir. Empatik olmayan dinlemede kişi dinliyormuş gibi görünür ama aklı başka yerdedir. Karşı taraf da bunu hemen fark eder. Aklınız başka yerdeyse, dinleme empatik değildir bu durumda hasta bir daha size gelmez. Empatik dinleme, karşı tarafı anlama çabası içerir. Not alırsınız, başınızı sallarsınız, son kelimeleri tekrar edersiniz. Böyle bir dinleme, hastayla duygusal bağ kurmak değil duygusal liderliği korumaktır. Hasta ağlıyorsa onunla ağlamak değil ona mendil uzatmaktır. Eğer duygusal liderliği hastaya kaptırırsanız, terapi süreci kontrolünüzden çıkar. Ben seanslarda bu nedenle her olaydan sonra kritik bir cümleyi veya kelimeyi not alırdım. Bu o vakayı hatırlamamı ve bir sonraki görüşmede bağlantı kurmamı sağlardı. Böylece hasta aynı hikayeyi tekrar anlatmak zorunda kalmazdı. Bu süreçte kurulan ilişki empatik iletişimdir, sempatik iletişim değildir. Çünkü sempati, duygulara tamamen kapılıp gitmektir. Bunu yaparsanız kendi dengenizi koruyamazsınız. Hasta seansından çıktıktan sonra, yeni bir hasta geldiğinde önceki vakanın duygusunu bir kenara koymanız gerekir. İşte bu kategorik düşünmedir. Birinci vakayı zihninizde kategorize edip rafa koymadan ikinci vakaya geçerseniz hem ikinci hastayı doğru değerlendiremezsiniz hem de kendi psikolojik sağlığınızı koruyamazsınız.” ifadelerini kullandı.

“Hastanın alanına girerken bütün önyargılarını dışarıda bırakmalısın”

Hasta ve hekim arasında yatay bir ilişki olması gerektiğini belirten Tarhan; “Bir insan kendi narsisizmini yönetemiyorsa, kendisi olamaz. Buna mesleki düşünce bozukluğu denir. Bilgi vardır ama bu bozukluğu yaşayan kişiler kendi mesleki ideolojilerini, doğrularını ya da kültürel değerlerini hastaya dayatırlar. Oysa nasıl laboratuvara girerken kendi kıyafetini çıkarıp beyaz önlüğünü giyiyorsan, hastanın alanına girerken de bütün önyargılarını dışarıda bırakmalısın. Kültürel önyargılarını, kişisel düşüncelerini rafa asacaksın. Çünkü o anda artık sen meslek rolündesin, uzman rolündesin. Anaç bir rolde ya da duygusal bir rolde değilsin. Mesleki düşünce bozukluğunda kişi kendini hastadan üstün görür. Oysa hasta hekim ilişkisi yatay bir ilişkidir, dikey değil. Kendini üstün görerek yaklaşırsan, kişi bunu hemen hisseder ve araya mesafe koyar. Böyle bir durumda terapötik ilişki yani terapötik ittifak ve güven duygusu oluşmaz. Aile içi ilişkilerde de durum aynıdır. Karı koca, arkadaş veya yakın ilişkilerde tevazu varsa bu yatay ilişkidir ama ‘Ben üstünüm o bana uysun.’ diyorsan, orada dikey ilişki vardır. Dikey ilişki kuran kişiler zamanla yalnız kalır.” diyerek sözlerini sonlandırdı. 

Paylaş
Oluşturulma Tarihi11 Kasım 2025