TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Önce kendinizi tanıyın sonra tercih yapın!

Prof. Dr. Nevzat TarhanKişi genellemelerden uzak durarak sağlıklı bir şekilde kendine uygun mesleği bulmalı. Çünkü insan hayatı boyunca nereye giderse gitsin mesleğini yanında taşır. Bundan dolayıdır ki kişiliğimize oturtabileceğimiz mesleği seçmeliyiz.

2013 yılına girdik, yeni yılla birlikte sınav maratonu başladı. Üniversiteye hazırlanan öğrenciler Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) başvurularını yaptı, şimdi sınava girmek için gün sayıyor. Daha sonra Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)'na girecek öğrencileri sonrasında tercih maratonu bekliyor. Peki öğrenciler tercih yapacakları bölüme karar verdi mi, öğrencilerin karar verdikleri bölüm gerçekten kendilerine uygun bir meslek mi? Karar verememişlerse neleri göz önünde bulundurarak tercih yapmalılar? Bütün merak edilenleri Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan cevapladı.

Öncelikle birçok kişi, insanın okuduğu bölümü meslek edinmesinin zorunlu olmadığına değinerek meslek seçimi söylemine karşı çıkıyor. Siz buna katılıyor musunuz, kişi meslek mi seçer, yoksa bölüm mü?

Bu konu her zaman üniversiteler kurulurken yapılan tartışmadır. Öğrenci açısından üniversite, meslek seçimidir; akademisyen açısından bölüm seçimi demektir. Devlet politikaları açısından bakıldığında ise halkına, topluma meslek edindirme birincil amaçtır. Fakat ikincil bir amaç daha vardır: Bilimsel, akademik çalışma yapmak. Üniversiteler açısından bakıldığında üniversitenin kuruluş amacı ve ilkelerine göre değişir. Üniversite eğer öğrenci yetiştirme odaklı ise amaç meslek edindirmektir. Eğer Ar-Ge, bilimsel, araştırma-geliştirme amaçlı bir üniversite ise birincil öncelik bölüm seçimidir. Çünkü bölüm üzerinden giden üniversitelerde bazen sadece yüksek lisansla dönebilen bölümler vardır. Lisans öğrencileri meslek edinmez ama bir alanda derinleşmek isteyenler yüksek lisans, doktora programları yapar, bilimsel yayın yapar ve projeler alır, bu projeler ile kendini dönderir. Ancak üniversitelerin en büyük kaynağı öğrencidir. Bu nedenle devletin bilimsel çalışma ile meslek seçimi arasında bir denge kurması gereklidir. Çok talep olan mesleklerde meslek seçiminin ön planda olması öğrenci ve anne-baba açısından geleceğini güven altına almak demektir. Bu nedenle meslek seçimi ile bölüm seçimi arasındaki denge üniversitenin konseptine göre değişir.

İyi bir meslek seçimi için doğru tercih nasıl yapılmalıdır?

Öncelikle kişi ne istediğini bilmelidir. Bunu bir meslek olarak mı seçiyorum, ilgi duyduğum için mi tercihte bulunuyorum, yoksa çevrenin etkisiyle mi tercih ediyorum? Bazen tercihlerde korkuların da etkisi görülebiliyor. Yakınını kanserden kaybeden kişi kansere yakalanmamak için korkuyla ben de doktor olup kendime sağlık konusunda daha çok dikkat edeceğim diye düşünebilir. Ya da ruh sağlığı bozuk kişilerle fazla te-mastaysa bu konuda kendimi ilerleteceğim diye düşünerek psikoloji alanlarını tercih edebilir. Aşırı özgüven de meslek seçiminde rol oynuyor. Meslek seçiminde psikolojik etkenler çok önemli. Özgüveni yüksek biri öyle bir alan seçer ki en yüksek puanla girilebilecek bir alanı tercih eder; fakat kendi yetkinliği, gücü, başarı kapasitesi o sınırda değildir ve tercihler boşa gider. Kişi tercihte bulunurken mutlaka tercih danışmanının olması gerekir. İnsanın hayatında her zaman tercihler vardır/Hayat tercihtir'diye bir söz önemlidir. İnsan trafikte giderken bile verdiği karar ve tercihlerle yolda ilerliyor. Hayat yolunda da aynı şekilde verdiği kararlar onun tercihlerini oluşturuyor. Bu tercihlerle hayat yolunda ilerliyor. Meslek seçimi bu nedenle insan hayatındaki en önemli iki tasarruftan biridir: Birincisi meslek seçimi ikincisi de evliliktir, iki ana konuda kişi şu ilkeyi uygulamalı: Dur, düşün, danış, yap. Üniversite öğrencilerinin tercihte bulunurken bunu kendilerine uygulamaları gerekiyor. Kendisinden daha önce o alanı kazanmış, başarı sağlamış kişilere, rehber öğretmenlere, anne-babaya danışmalı. Bu kişilerden bütün görüşleri aldıktan sonra son kararı kendisinin vermesi gerekir. Kişinin sevdiği işi yapması önemli... Sevdiği işi yaparsa o iş onu yormaz. Heyecan duyduğu alanda çalışırsa hem başarılı hem mutlu olur. Sevmediği işi yaparsa sevgi değişken bir şeydir. Sönmekte olan bir ateş gibidir, ilgi gösterilirse artar. Bu durum meslekte de aynıdır. Mesleğin olumlu yönlerini, geleceğini düşünerek kişi o mesleği ilk başta nefret olmadıkça az bir sevgi bile olsa sevgi ile geliştirilebilir. Yani meslek seçerken nefret ettiği alanları seçmesin. Çok sevdiği alan ile az sevdiği alan arasında bir derecelendirme yapsın. Ama nefret ettiği alanı kesinlikle seçmesin.

İnsan, hayatındaki en zor iki karardan biri olan meslek seçimi yapmasında kişinin vizyonu tercihine ne şekilde etki eder?

Kişinin geleceği planlaması açısından stratejik düşünce dediğimiz bir düşünce biçimi var. Stratejik düşüncede kişinin yüksek bir ideali vardır. O ideal onun vizyonunu oluşturur. Yani hayatın sonuna geldiği zaman nasıl anılmak istiyorsun, nasıl bir insan olmak istiyorsun? Mesleğinle ilgili neyi hedefliyorsun? Güçlü olmak mı, zengin olmak mı, meşhur olmak mı, başarılı olmak mı, güzel olmak mı, iyi bir insan olmak mı? Kişi ego idealinde hiyerarşik olarak neyi seçtiyse o vizyonun içerisinde tercihlerini yapmasında fayda vardır. Kariyer danışmanlık tezleri vardır. Kişi bu testleri kendine uygulatarak hangi meslek bana uygun diye yönlendirme danışmanlık hizmeti alarak güçlü-zayıf yönlerine göre alan seçebilir.Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Ailelerin öğrencinin meslek seçimine müdahale etmeleri doğru bir davranış mıdır?

17-18-19 yaşlarındaki bir genç meslek konusunda tek başına sağlıklı karar verme konusunda yetkin olmayabilir. Bu durumlarda Ailenin rehberliğine ihtiyaç vardır. Aile burada yol gösterici olarak öğrenciye köprüyü nasıl geçeceği konusunda yardımcı olmalı. Köprüyü genç geçecek. Burada gencin hangi yoldan geçeceğini ailenin bir dış gözlemci olarak gence söylemesi lazım. Aile burada buyurgan- zorlayıcı olmamalı; ama rehber, kılavuz ve uyarıcı olmalı. Uyarıcılığın ötesinde zorlayıcı davrandığı zaman kişi o meslekte mutlu veya başarılı olmazsa anne-baba ömür boyu onunla ilgili bir sorumluluk, suçluluk, vicdan azabı hissedebilir. Bunun için anne-babanın rolü rehber ve uyarıcı olmaktır. Onun için öğrenci böyle durumlarda anne babaya karşı sorumluluk hissediyorsa aile son karar senin ama; ben öyle değil böyle düşünüyorum, bu tercihlerin artı-eksileri bu demeli.

Ailenin buna göre karar ver tarzında sağlıklı bir tartışma ortamı içerisinde konuşabilmesi gerekir. Bazen öğrenciden habersiz anne-babanın tercih formunu doldurduğunu görüyoruz. Aile böyle bir durumda çok büyük bir sorumluluk ve risk almış oluyor. Anne-babanın çocuk bizim çocuğumuz ama bize ait değil, bizim uzantımız değil, o ayrı bir birey; ama ona karşı rehberlik, uyarı vazifemiz var düşüncesiyle hareket etmesi gerekir. Kişide sınav kaygısı varsa uzman yardımı gerekir.

İnsan bütün tercihlerinde olduğu gibi mesleğini de duygularıyla tercih eder. Duyguları yönlendirmek mümkün müdür, meslek seçiminde ne şekilde yön verilmeli duygulara?

Özellikle sınav kaygısı varsa uzman yardımı gerekir. Tercihte de sınav kaygısına benzer bir kaygı ortaya çıkıyor. Tercih yapılırken hata yapma korkuları oluşuyor, o kaygıyla hatalı tercihlerde bulunabiliyor kişi. Tercihte tabii geniş bir zaman var. Tartışıp olgunlaştırılabiliyor. Burada önemli olan kişinin kendi duygularını bilmesi... Seçtiği alanın kendi duygularına hitap edip etmediğini bilmesi... Örneğin; dinlemeyi sevmeyen, konuşmayı seven bir insan psikolojiyi seçerse başarılı olamaz. Ya da kıpır kıpır, hiperktif bir insan masa başı işleri, hekimliği, idari işleri yapamaz, ama pazarlamayı yapabilir. O yaştaki bir insan bunu bilemeyebilir. O yaştaki bir insan ile 40 yaşındaki bir insan aynı olgunlukta olmuyor. Kişi kendisine karşı kör olabiliyor bazen. Realite körlüğü oluşabiliyor. Kişi kendisinin güçlü ve zayıf yönlerini yok sayabiliyor. Özellikle fazla övgüyle büyüyen, fazla lasistik beslenmesi olan çocuklar kendilerini en iyiye layık görüyor ve hayal kırıklığı yaşayabiliyor. Burada duyguları analiz etmek gerekir. Kişi kendi duygularının farkına varmadan kesin başaramayacağı riskli bir alan seçiyorsa ve anne-baba ikna edemiyorsa mutlaka uzman yardımı alması gerekir.

Öğrencinin bölüm tercihinde başkalarının isteklerini dikkate alması doğru bir davranış mıdır?

Herkesin (tv, gazete) fikrini dikkate almalı ama son kararı kendisinin vermesi gerekir. Özellikle birinci derecede yakınlarını mutlaka dinlemeli.

İstek sıralamasında % 51 kuralı diye tabir ettiğiniz kuralın uygulanışı öğrencinin tercih memnuniyetinde ne kadar etkili olabilir?

'En kötü karar kararsızlıktan iyidir' diye söylenir. Kişi kararsızlık yaşıyorsa, böyle durumlarda karar veremiyorsa ki özellikle mükemmeliyetçi kişiler vardır, %51 ile karar vermesi gerekir. Yani iç dünyasında galip his hangisine ağırlık basıyorsa ona göre tercih vermesi gerekir. En üst sırada %100, %90, %80, % 70 şeklinde öncelik sıralaması yapması gerekir. %50'nin altında kalan sevmiyorum dediği alanları hiç yazmaması gerekir. Mesleği sevmekte bir oranlama yapmak istersek, 18 maddelik tercih yapacaksa %51'lik olanı kazansa bile kişi onu ileriki zamanlarda %70-80'e çıkarabilir.

Eskiden garanti niteliği taşıyan tıp ve öğretmenlik meslekleri popüler meslek dallarıydı. Günümüz için de aynı şeyden söz edebilir miyiz, yoksa gelişen teknolojiyle birlikte yeni meslek dalları daha mı revaçta?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan             Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Meslek seçiminde tercih danışmanları ve gelecek (future) yorumcularının en önemli bulduğu konu kişinin gelecek projeksiyonun olması. Gelecek projeksiyonu olan kişi, meslek şu an çok talep görebilir ama örneğin işletme çok popülerdi şimdi iyice geriledi, bilgisayar mühendisliği çok popülerdi şimdi ilgi çok azaldı. Bu meslekler yine popüler olsa bile arz-talep dengesine göre şimdi arz var. O nedenle kişi gelecek projeksiyonunu kendi sahip olduklarıyla yapmalı. Kendisinin en iyi bildiği alan nedir, ailesinin en çok bulunduğu alan nedir? Gelecekte en çok hangi alanda başarılı olabileceği ile ilgili kendisi ve yakın çevresinde oluşmuş bir kanaat vardır. Aile çevresi bu kişi çok merhametli diyorsa öğrenci doktor olabiliyor, bu kimse jandarma gibi açıkgözlü diyorsa o kişi iktisat alanlarını seçebiliyor. Bunun gibi çevre ve toplumun ondaki imajına da baksın aile ve çevre. Bunun dışında o kişi gelecek projeksiyonunu yaparken 5-10-20 yıl sonrasını düşünmeli. Mesela şu anda gelişmiş ülkelerde hastanelerde doktordan çok biyomühendis ve biyo-medikalci çalışıyor. Gelecek zamanlarda biyomühendislik çok tercih edilecek. Gelecekte doktor ihtiyacı kadar biyomühendis ihtiyacı oluşacak. Çünkü tıpta her şey teknoloji oldu artık.

Geleceğin mesleği diyebileceğiniz meslek dalları var mı? Varsa bunlar hangileridir?

Mühendislik alanlarına ilgi duyanlar için kendini geliştirmiş biyomühendis, aranan eleman olacak. Sosyal alanlara ilgi duyanlar için geleceğin mesleği psikolojidir. Sağlık alanlarında çalışmak isteyenler için geleceğin mesleği tıp fakültesi eskimeyen bir meslek zaten ama hekimliğin dışında gelecekte ihtiyaç duyulacak aranan meslek sağlık bilişimciliği olacaktır.

Sizin üniversite olarak tercih yapan öğrencilere sunduğunuz bir rehberlik sisteminiz var mı?

Tercih dönemlerinden önce ve sonra burada oluşmuş bir birimimiz var. Bu birim ücretsiz kariyer danışmanlık hizmeti veriyor. Üniversitemizin tercih öncesi bir tercih robotu var. Onun dışında herhangi bir öğrenci kariyer danışmanlık hizmeti almak isterse ücretsiz bir şekilde üniversitemizin bu hizmetinden faydalanabilir. Şu anda öğrencinin kendini tanıması ve hangi alanlarda başarılı olabileceğini bilmesi için bilgisayar ortamında uygulanan ön test hazırlıyoruz.

Üniversiteniz bünyesinde okuduğu bölümden memnunluk derecesini ölçmeye yönelik yaptığınız bir anket çalışmanız mevcut mu? Varsa bu anketin sonuçlarını aktarabilir misiniz?

Öğrencilerle ilgili memnuniyet anketi yaptık. Bu anketi öğretim üyeleri ile ilgili de yaptık. Burada memnuniyet oranı %90'ın üzerinde çıktı, sadece bir hocamızda %50'nin altında çıktı. Eğitim, sosyal imkanlar, kültürel aktiviteler ile ilgiliydi bu anket. Eğitim ile ilgili memnuniyet ortalaması %80-90 oranında çıktı. Sosyal imkanlarımızla ilgili zaten bir problem görünmüyor. Öğrencilerin sadece bahçe ihtiyaçları vardı, onu da zaten planladık yeşil alanla ilgili. Öğrenci memnuniyetini önemseyen bir üniversiteyiz. İnsan kaynaklarımız kalite standartları için sürekli öğrenci ve akademik kadro, idari kadro ile ilgili memnuniyet birimimiz var, bu çalışmayı her dönem yapıyoruz.

Rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaşması ve gelişmesi için neler önerebilirsiniz?

Eğitimci, öğrenci ve idarecinin sürekli olarak yatay ilişki içerisinde olması gerekiyor. Bununla ilgili öncelikle ihtiyaçların belirlenmesi gerekiyor. Bütün kurumların bu dinamik dengeyi ayakta tutması lazım. Her kurum otomatik işleyen bir sistem kurarsa büyük problemler ortaya çıkmadan bazı ön belirtilerle sorun tespit edilerek önlenebilir. Kendini sıkıntılı hisseden birinin öğrenci temsilcisine, danışman hocasına ve yöneticilere kolay ulaşabilmesi ve sorunu hızlı çözebilmesi burada çok önemli. Çözülemeyen sorunlar bile olsa çözülme çabası içerisinde olunduğunun hissettirilmesi gerekir.

Türkiye'de rehberlik sistemi oldukça zayıf kalmış durumda. Meslek seçimi aşamasında olan birçok öğrenci bu konuda hem ailesinden destek alamıyor, hem kendisi yetersiz kalıyor hem de danışabileceği herhangi bir kurum yok. Sizin üniversite olarak sadece kendi bünyenizde değil İstanbul'un ya da Anadolu'nun değişik yerlerinde rehberlik konusunda yaptığınız ya da yapmağı düşündüğünüz çalışmalarınız var mı?

Kurum olarak İstanbul'da bulunan hastanemiz, ruh sağlığı ağırlıklı bir hastane olduğu için o konuda sınav kaygısı, akademik sorunları, okul başarı sorunu olanlarla ilgili destek hizmetlerimiz var her zaman. Meslek seçiminde bu hizmetlerden faydalanıyoruz. Çünkü tercih yapma sorunu yaşayanlarda kişiye özel çözümler üretiyoruz. Kişinin sahip olduğu güç nedir, hedeflediği nedir, algıladığı durum nedir? Bu üçü birbirine ne kadar yakınsa kişi o kadar isabetli karar verir. Gerçek durumu kişi kendi kendine anlayamayabilir. Hedeflediği durum ve algıladığı durum çok farklı olabilir. Gerçek kapasite, algıladığı kapasite ve hedeflediği kapasitenin birbirine yakın olması için kişinin uzman yardımı alması gerekir. Dışarıdan bu tarzda kariyer testleriyle gerçek kapasitesini anlayıp ona göre o kişiye farklı seçenekler sunma ve bakış açıları getirme tarzında çözümler üretiyoruz. Psikologlarımız konuyla ilgili kendilerine başvuran kişilere yapıyor.

Üsküdar Üniversitesi olarak sosyal sorumluluk projeleriniz var mı? Varsa bu projeler nelerdir?

Benim başkanlığını yaptığım üç tane dernek var. Bunlardan birincisi 'Mutlu Yaşam Mutlu Yuva Derneği', yetim çocuklarla ilgilidir. Bu dernek çocukları devletin koruması altına alan ve çocuk evleri açan bir dernektir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nda yapılan protokol üzerine çocuk ihmal ve istismarına, şiddete uğramış çocukların bakımı ve rehabilitasyonuyla ilgili hizmet veren STK'dır. Bir de insan haklarıyla ilgili çalışan bir dernek var. Ayrıca BEMEV tarzında çözüm ortaklığı olduğumuz bağımlılıkla ilgili bir dernek var. Çözüm ortaklığı olarak bağımlılık vakfı bu...

A’DAN Z’YE EĞİTİM DERGİSİ

 

 

Okunma : 6874

 

Haberler

Foto Galeri