TARHAN Ailesinin Soy Ağacı

Homoeconomicus mu, Homopsikolojiicus muyuz?

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan İstanbul İktisat Kongresi tarafından “Geleceğin Ekonomisinde Türkiye ve Sosyal Ahlâk Kodu” ana temasıyla düzenlenen programın konuşmacıları arasında yer aldı. Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ile TASAM BGC tarafından düzenlenen ve iki gün süren etkinlikte varlık problemi ve ekonomi ilişkisi hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, “İnsan Homoeconomicus mu? Homo Psikolojiicus mu?” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Ekonomi bağlamında insanın varoluşu hakkında çıkarımlarda bulunan Tarhan; "Fukuyama'ya göre insan homoeconomicus değil, homo psikolojicustur. İnsan psikolojik bir varlıktır. Psikolojik etkenler insanın satın alma, yatırım, alışveriş gibi davranışına etki eder.” dedi.


Homoeconomicus mu, Homopsikolojiicus muyuz?

 “Allah’a inanıyorlar ama güvenmiyorlar”

Aşkın bir güce inanmanın insanda mutluluk kaynağı olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Kişinin aşkın bir güce inanması, sığınması ve güvenmesi travma tedavisinde en etkili yöntemdir. Aşkın güç nedir? Kişinin zihinsel sığınağıdır. Bunlar koruyucu melek vb. şeyler olabilir. 'Her şeyi bilen, kontrol eden bir güç var beni dinliyor, biliyor' diye düşünmenin, ona sığınmanın verdiği huzur travmayı tedavi ediyor. Bakıyorum inanan insanlar inanmanın verdiği o teslimiyetin huzurunu yakalayamıyor. Çünkü Allah’a inanıyorlar ama güvenmiyorlar. Şu anda gelenekçi dindarlık anlayışımız nedeniyle eski geleneği bugün yaşamaya çalışıyoruz. Hâlbuki eski geleneği alıp bugüne getirelim. Ona bugünün kıyafetini giydirelim. O zaman bakın inanmanın verdiği huzuru nasıl yakalıyor insan.” şeklinde konuştu.

“İnsan psikolojik bir varlıktır”

Homoeconomicus ve homopsikolojicus kavramlarından yola çıkarak değerlendirmelerde bulunan Tarhan; “Kapitalist sisteme göre insan alışveriş kararını, satın alma kararını, yatırım kararını verirken homoeconomicus modeliyle karar veriyor. Descartes’ın ‘Düşünüyorum o halde varım.’ dediği gibi akıl her şeyin temelidir görüşünü ifade ediyor. 1990’lı yıllarda Çinli bir yazar Descartes’ın Yanılgısı diye bir kitap yazdı. O kitapta her şey akıl değildir, duygular da bilimsel bir kategoridir tezini ortaya koydu. Homoeconomicus modeline göre insan rasyonel bir aktördür, aklıyla hareket eder. Bu sayede mükemmel bilgiye sahiptir. Aktör sübjektif faydayı maksimize eder, o da menfaattir. Aktör çeşitli eylemlerin fayda ve zararlarını tartar daha sonra maliyeti nispeten en büyük faydayı sağlayan opsiyonu seçer. Bu böyle olduğu için insan yatırım yaparken ancak kâra zarara, temel ihtiyaçlarına göre yapıyor. Çıkar yok, güven var. Değerler, yetkinlik, yeterlilik daha sonra geliyor. Peki güven nasıl oluşur? Bu konu hakkında Fukuyama Güven isimli kitabında yüksek güvenlikli toplumlar ve düşük güvenlikli toplumlar şeklinde bir ayrım yapar. İnsan alışveriş yaparken temel ihtiyaçlarına göre değil tatmin edilme arzusuyla yapıyor, o halde insan homoeconomicus değildir. İnsan homo psikolojicustur diyor. İnsan psikolojik bir varlıktır. Psikolojik etkenler satın alma, yatırım, alışveriş davranışına etki ediyor.” dedi.

“Mantıksal zekâ sabittir, duygusal zekâ ise değişkendir”

Zekâ türleri ve nerelerde kullanıldıkları konusuna da dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Şu anda evrenin dijital tabanlı olduğu çıktı acaba homodijiticus mu desek diyorlar. Evrensel veri tabanı var. Evrensel veri tabanı aslında ne demek? Bunun Kur’an’ı Kerim’de karşılığı şöyle; Levh-i Mahfuz, ana kitap demek. Önce ana kitap var, ilmi ilahi var sonra matematik, geometri, fizik, kimya, enerji var. Bu yüzden insan sadece psikolojik bir varlık değil, insan aynı zamanda spiritüel bir varlık. İnsan karar verirken homospiritüaliticus olur diyenler de var. Aktör bireysel faydası yeterince iyi olan yerine toplumsal faydayı maksimize edendir. İlahi faydayı maksimize eder. Optimal tercih böyle olur diyorlar. Bunu yaparken nöroyönetim diyagramı oluşturmak gerekiyor, burada da beş tane zekâ türü var. Bu zekâ türlerinin içerisinde ideal zekâ ve beceri zekâsı var. Zekâ türleri şu şekildedir; akıl yürütme yöntemlerinin olduğu mantıksal zekâ ve duygusal zekâ. Duygusal zekada alışveriş davranışı önemli. Mantıksal zekâ sabittir, duygusal zekâ ise değişkendir. İdealist olma mantıksal zekayla ilgilidir. Aktivist olma duygusal zekayla ilgilidir. İş disiplini sahibi olma bedensel zekayla ilgilidir. İç sesi dinleyebilmek, iç sorumluluk, hesap verebilirlik vicdani zekayla ilgilidir. Sosyal zekâ ise iş birliğine açık olmak gibi güven verici olmak gibi durumlarla yakından ilgilidir.” ifadelerini kullandı.

“İnsan zeki olsun, çalışkan olsun ama iyi değilse olmaz”

Tarhan, “Şu anda bizim eğitim sistemimiz zeki ve çalışkan evlatlar yetiştirme hedefinde ama üçüncü bir şey daha eklemek gerekiyor. İyi bir insan olmak. İnsan zeki olsun, çalışkan olsun ama iyi değilse olmaz. Zeki, çalışkan, işinde iyi bir kimya mühendisi düşünün gidiyor sentetik esrar üretiyor. O halde yeni bir parametre eklememiz lazım. Zeki, çalışkan ve iyi insan olmak. İktisat teorilerinde, meşhur iktisatçılardan birine soruyorlar; ‘Niye iktisat teorileri işlemiyor?’ diye. ‘Dürüst insan bulamıyoruz ki, nasıl işlesin!’ diyor. Bizim aday liderlere ahlakiliği öğretmemiz gerekiyor. Etik davranışın da iktisatta göz önüne alınması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Muhabir: İrem Özcan

Okunma : 1987

ÜHA

 

Haberler

Foto Galeri